Tam da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Uganda ziyaretine denk gelen günlerde izledim. Tek kelimeyle 'şahane' bir belgeseldi. Adı, 'Gizli İyilik Melekleri' (Undercower Angels),. Yayınlandığı kanal Nat Geo People...
Her pazartesi, saat 20.00'de...
ABD'li milyarder işadamı Ernie Boch Jr. işini gücünü bırakıp belgesel yapım ekibiyle birlikte Uganda'nın yoksul köyü Baginga'ya geliyor. Kendisini yöresel müzikleri araştıran bir belgeselci olarak tanıtıp bir hafta boyunca köylülerin ilkel ve zorlu yaşamına ortak oluyor.
Sivrisinek dolu derme çatma kulübelerde yaşıyor, karnını doyurmak için ateş üzerinde makarna haşlamaya çalışıyor, hayatında ilk kez bir tavuk yakalayıp kesiyor vs...
Ernie görüyor ki; tüm köy, atıklarla kirletilmiş bir su kaynağından hasta olup ölmek pahasına su taşıyor. Kaynak ile köyün arası tam 6 kilometre. Kadınlar ve çocuklar, her gün ellerinde bidonlarla en az birkaç sefer yapıp suya ulaşmak zorunda.
Ernie, sonunda köylülere gerçek kimliğini açıklıyor.
Amacının, otantik müzik belgeseli yapmak değil, köye su getirmek olduğunu söylüyor.
Cebinden binlerce dolar harcayıp filtre ve depo tesisatıyla birlikte köyün pek çok noktasına sağlıklı su taşıyan çeşmeler yaptırıyor. Bir sonraki gelişinde komşu köye de aynısını yaptırmak için söz veriyor.
Ernie, belgeselin sonunda şöyle diyordu: "Uganda'da bu tecrübeyi yaşadığım için kişiliğimi çok geliştirdim.
Eminim bu deneyim, bana bundan sonraki iş yaşamımda çok yardımcı olacak." Eminim, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın beraberindeki işadamları, Uganda'ya pek çok değerli yardım ve yatırımda bulunacak. Ama yaratım atölyelerine, workshop çalışmalarına, yurt dışındaki seminer ve kişisel gelişim kurslarına yüzbinlerce lira harcayan işadamlarımız olduğunu da biliyorum.
Bana göre en iyisi Ernie gibi yapmak. Hayatın zorluklarına 'yerinde' vakıf olmak.
Bunu yaparken de hayırlara vesile olmak.
Hatta... Su gibi 'aziz' olmak... Ne dersiniz, sadece 'kendisine' yatırım yapan bazı sermaye sahipleri?