Hatırlayanlarınız olacaktır, bu sütunda birkaç kez şöyle bir serzenişte bulunmuştum: "Türkiye'de gündem ışık hızıyla değişiyor. İsveç'te altı ayda yaşananlar, bizde bir günde yaşanıyor… Bir olayı bir gün tartışıp hemen yenisine geçiyoruz. Bazen bu tartışma bir gün bile sürmüyor.
Gündemin bu kadar hızlı değişmesi toplumu ruh hastası yapar. Sorunlar hiç çözülmeden ortada kalıveriyor…"
Aslında bir yazarın ya da gazetecinin böyle bir serzenişte bulunması da ironik! Ne güzel işte, istemediğin kadar haber ve yazı konusu var.
Ancak bizde haber bolluğundan öte bir gündem çılgınlığı yaşanıyor! 10 gün önce gündemde ne vardı, hatırlıyor musunuz?
TÜRK OLMAK KOLAY MI?
Habertürk'ten Elif Key de bu duruma kafayı takıp Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu'nun eski Eşbaşkanı Joost Lagendijk'e şu nefis soruyu sormuş:
"Türkiye'de sabah tutuklamalarla kalkıyoruz, öğlen ülkenin bir yerinde deprem dahi olsa gece dizileri konuşuyoruz. Sizce Türk olmak ne kadar kolay, ne kadar zor?"
Lagendijk de "Çok zor. Türkçem o kadar iyi olmadığı için ülke gündemini biraz geriden takip ediyorum ve bu benim avantajım, çünkü olaylar sakinleştikten sonra daha rahat bakabiliyorum.
Siz her gün bir sürü topun peşinden koşmak zorundasınız.
Herhalde Türk olsaydım delirirdim. Bir sürü konu çözümsüz bırakılıyor. Sonrasında hasara bakılmıyor. Ülkenin nereye gittiği, nasıl bir polarizasyondan geçtiği görülmüyor!"
JOOST TAKMA KAFANA
Vallahi nereye gittiğini 10 yıl sonra çekilecek belgesellerde izleyeceğiz ama asıl kafa yormamız gereken biz Türkler'in neden delirmediği?
Belki de halka kulak vermekte, röportajın altında yer alan okuyucu yorumlarına bakmakta fayda var: "Joost, takma kafana, biz acıların çocuğuyuz.
Allah seni korusun, sen de delirme."
"28 Şubat'ı yaşadık delirmedik, merak etmeyin bu kadar basit şeylerle delirmezsiniz"
"Bu Joost kesin Ergenekoncu."
"Hepimiz deliyiz hahaha, tabiİ hangi yönden baktığın önemli."
