Şefkat...
Bu kelimenin sözlükteki anlamı; başkalarının keder ve sıkıntısına karşı acıma hissi ve onlara yardım etme dürtüsü/ isteği.
Bu tanımlama üç önemli unsuru içeriyor:
Başkasının halinden anlamak.
Kendini onun yerine koyup onun acısını hissetmek.
Ve yardım etmeyi istemek. Şu günlerde en ihtiyacımız olan şey; üçüncüsü...
Yaşadıklarımıza sadece nefret dolu tepki göstererek bizleri katılaştırmasına izin verirsek; o katı ve acımasız his bizim de kimliğimiz olacak.
İşte burada gerçek duyarlılığın ve şefkatin ne olduğu önem kazanıyor. O katı ve acımasız hissin kimliğimiz olmaması için uğraşmak gerekiyor. Bu kötü tecrübelerin bıraktığı izleri; kalbimizde dondurmadan, kendimizi daha iyi hissedebileceğimiz doğru kanallara yönlendirebilmek.
Ancak o zaman o acının üzerinizdeki etkisini hafifletirsiniz...
Hepimizin iyileşmeye ihtiyacı var.
Bu şiddet kültürünü değiştirmek kolay değil. Savaşın kimseye faydası olmadığını anlatmak kolay değil. Şiddet uygulayanlar yaptıkları şeyin doğru olduğuna inanıyorlar.
Ne zaman ki insanlar kendi doğrularını kabul ettirebilmek için fiziksel ve ruhsal şiddet uygulamanın yanlış seçim olduğunu gerçekten anlayacaklar; şiddet o zaman sona erecek.
Peki bu hissi nasıl kendi içimizde aktif hale getirebiliriz?
İşte bu noktada 'anlayış'a ihtiyacımız var. Karanlığa biraz ışık tutmak için belki şuradan başlayabiliriz.
Aileniz, çalışma arkadaşınız, sokaktaki yabancı, hatta düşmanınız... Hepsinin ortak ihtiyacı; anlaşıldığını hissetmek.
Onların da kaygı ve beklentileri sizinkine benzer.
Mesela; sürekli sinir olduğunuz çalışma arkadaşınız... Onun geceleri uykularını kaçıran şeyin ne olduğunu biliyor musunuz?
Ya da trafikte önünüzde yavaş ilerleyen kadın için 'Ne aptal kadın' diye tahammülsüzce onu etiketleyeceğinize, şu soruyu sorun kendinize: "Bu kadının koşulları hakkında ne biliyorum?"
Sürekli 'Benim ihtiyacım, benim çıkarım, benim kaybım, benim zamanım, ben, ben, ben...' diye kendi küçük perspektifinizde yaşamak yerine, biraz da başkalarının koşullarına ve ihtiyaçlarına anlayış gösterin. Anlaşıldıklarını hissettirin.
Sadece bu alışkanlığı edinmeniz yeterli...
Yüksek bilinç, şefkat, empati, zeka, disiplin... Ne yeteneğiniz varsa kullanın bu alışkanlığı yaratmak için.
Kendi insanlığınızın ışığını kullanın iyileşmek ve iyileştirmek için...
7 gün 24 saat stresli, rekabetçi, hatta insafsız dünyayı daha yaşanılır bir yere dönüştürmenin tek yolu bu!