Cannes Film Festivali'nin sona ermesinin ardından Cannes'dan karayoluyla 1.5 saatte St. Tropez'ye geçiyoruz... Sezon henüz açılmamış, etraftaki insanların yaş ortalaması yüksek. İkinci baharını yaşayan teyzeler ve amcalar, yavaş yavaş sahil hattını turluyorlar. Gençlerden eser yok. O mega yatlar da henüz marinaya yanaşmamış.
Bölgede mekan işletmeciliği yapan arkadaşım durumu şöyle özetliyor: "Burada Temmuz'dan önce sezon açılmaz. Cannes gibi hareketli olmasını bekleme." St. Tropez'nin popüler beach kulüplerinden Shellona'ya gidiyoruz. Shellona, kaplumbağa demek. Burası ilk olarak St. Barths'da açılmış; başarılı olunca ikinci mekanlarını da burada açmışlar. Mekan, Mikonos mekanlarından esinlenerek yaratılmış. Eğlence anlayışı ile St. Tropez'yi tekrar trend adreslerden biri yapmak istiyorlar. Malum etnik müziği, bohem giyim kuşamı ve salaş mekanları ile Mikonos, St. Tropez'nin önüne geçmişti. Shellona'nın mönüsü de Yunan mezelerinden oluşuyor.
Güney Fransa'ya yolunuz düşerse uğrayın çünkü belli ki burası St. Tropez kafasını değiştirmeye oynuyor.
St. Tropez sahilinde en çok dikkat çeken kalabalığı ressamlar oluşturuyordu; sahil boyunca resim yapıyorlar. Bana bir dönem Bodrum'daki Barlar Sokağı'nda karikatür yapanları hatırlattı.
Sanatın sokağa taştığını görmek ne hoş. Bu yaz benzer görüntüleri Çeşme, Alaçatı ve Bodrum'da da görmek istiyorum.
CHANEL'DE FOTOĞRAF ÇEKMEK YASAK!
St. Tropez'deki Dior ve Chanel mağazaları, görülmesi gereken büyülü yerler. Alışveriş yapmasanız da Dior'un bahçesindeki kafeye ya da Chanel'in arka bahçesindeki havuzlu bölüme mutlaka uğrayın. Kendinizi Coco Chanel'in evinde hissediyorsunuz.
Sanki bir yerden Coco çıkacak gibi. Ancak arkadaşlar bu büyülü binayı fotoğraflamak yasak. Hemen peşinize güvenlik görevlileri takılıyor, fırça atıyorlar. Korkarak, koşar adım terk ediyorum o büyülü bahçeyi.
Ancak yıl olmuş 2018; insanlar hayatlarını akıllı telefonlarının içinde yaşayıp fotoğraflamadık hiçbir şey bırakmıyorken bu neyin yasağı, bu neyin kafası?
NAMLUNUN BURNUMUN UCUNDA OLMASI...
Cannes polisi, Cannes Film Festivali'ni sekteye uğratmadan katılımcıların güvenliğinin en iyi şekilde sağlanması için sıkı bir güvenlik çemberi oluşturmuş. Geçtiğimiz sene de böyleydi. Aynı güvenlik önlemleri St. Tropez'de de alınmış; belli ki Fransa'nın birçok bölgesinde durum böyle. Tüfeklerin namluları burnunuzun ucunda. İstemsizce gözünüz onlara takılıyor, korkak bakışlar atıyorsunuz. Neyse ki bu sene de festivali kazasız belasız atlatıyorlar.