Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, bu sezon atv'nin adeta amiral gemisi oldu. Nasıl olmasın ki! Geçen salı gecesi, açık kanalda Türkiye'nin Avusturya ile milli maçı yayınlandı. Eşkıya, hem Total grubunda, hem AB'de neredeyse maçı deviriyordu. Bazı anlarda maçı geçtiği bile oldu. Başka kanal olsa; bu kadar iddialı bir dizisini maçın karşısında helak etmekten kaçınır, onun yerine kolaj ya da eski bölüm yayınlardı. atv öyle yapmadı. Dizisini, milli maçla kılıç kılıca vuruşturdu.
Seyirci için Eşkıya'nın pek çok cazip tarafı var. Benim bu hafta değinmek istediğim ise son derece ustaca yazılmış, her biri hayat dersi değerinde diyalogları.
İzleyenler biliyor. Hızır Reis'in iki aylık oğlu, rekabet ettiği adamlar tarafından kaçırıldı. Hızır bunca gücüne kudretine karşın, çocuğuyla hayatı arasında sıkışıp kaldı. Oktay Kaynarca iki haftadır Hızır'ın çaresizliğini öyle içten, öyle inandırıcı resmediyor ki; insanın eli zap yapmak için bir türlü kumandaya gitmiyor. Bu hafta Hızır ile Şahin arasındaki diyalog, içinde bulunduğumuz kara günlerden çıkmak için hepimize bir formül sunuyordu adeta:
HIZIR: Ne var?
ŞAHİN: Ne yok?
HIZIR: Her şey var. İhanet var, kalleşlik var, şerefsizlik var... Her şey var...
ŞAHİN: Bunların olduğunu iki aylık bebeğin Yunus bile öğrendi. Ben sana ne var diye sormadım, ne yok diye sordum.
HIZIR: İnsaf yok, vicdan yok, merhamet yok, kardeşlik yok. Yok Şahin Baba, yok...
ŞAHİN: Ben varım... Ben sana gardaşım... Her şey var, umutsuzluk yok... Takip eden sahnede Şahin ile Vehbi arasındaki diyalog da üzerine kitaplar yazılacak derinlikteydi:
ŞAHİN: İki aylık oğlunu kaybettiğine mi ağlarsın, yoksa 40 yıllık dostunu kaybettiğine mi?
VEHBİ: Oğlu olan sensin Şahin Ağa, sen söyle.
ŞAHİN: Allah bir evlat verdiyse, bir tane daha verir. Allah bir dost verdiyse, bir tane daha verir. Ama bir 40 yılı daha, zor verir Vehbi...
Hayatın anlamını sosyal paylaşım sitelerindeki klişe aforizmalardan öğrenmeye çalışanlara, Eşkıya'yı şiddetle tavsiye ederim...