ABD Başkanı Biden'ın 1915 olaylarına ilişkin 'soykırım' ifadesini kullanması büyük bir skandal olarak tarihe geçti. Yüzyıl önce yaşanmış üzücü olayları yeniden ısıtıp gündeme getirilmesini bile başlı başına Türk toplumuna yapılmış büyük bir haksızlık olarak görüyorum.
Sözde soykırım iddiasına ülkemizde yediden yetmişe her kesimden insan tepki gösterdi. Sanat dünyasında da bu ifade en ağır dille kınandı. Bir çok sanatçı sosyal medyadan paylaşım yaparak Türkiye'nin haksızlığa uğradığını, soykırım yapmadığımızı açıkça dile getirdi. 'Soykırım' gibi ağır bir ifadeyi tarihi kayıtlar ışığında araştırılmadan, somut belgeler ortaya koymadan söylemek, bir ülkeye yapılabilecek en ağır ithamlardan biridir.
BATI HEP SESSİZ
Batı dünyası insanların nasıl katledildiklerini görmek istiyorsa kendi tarihlerine bakmalı öncelikle. Türkiye ise hem tarihte, hem de bugün zulüm görenlere her zaman kapısını açmış bir ülkedir. Bugün bize soykırım iftirasını atan ülkeler Suriyeli mültecileri sınırına bile yaklaştırmazken biz kapımızı sonuna kadar açtık. Utanç vesikası olarak tarihe geçen Srebrenitsa katliamında sessiz kalan Batı olurken, zulümden kaçan Bosnalılar'ın yaralarını saran ülke ise Türkiye olmuştu. O kadar çok örnek var ki böyle saymakla bitmez.
KAÇIYORLAR!
Ülkemizi yıpratmak için bize karşı acımasızca yürütülen 'soykırım' propagandasına en güzel cevap bağımsız tarihçilerden oluşan bir komisyon oluşturarak o dönemin araştırılması olacaktır. Bunu Türkiye, bir çok defa teklif etti. Cumhurbaşkanımız da 1915 konusu için yeniden ortak tarih komisyonu teklifinde bulundu. Ama yine bu teklif karşısında sessiz kaldı Amerika da Avrupa da. Biz kaçmıyoruz tarihimizden neyse ortaya çıksın diyoruz, kaçan bir taraf varsa o da bize bu iftirayı atanlardır.
BU İŞBİRLİĞİ DİĞER ÜNİVERSİTELERE ÖRNEK OLMALI
Üç üniversitemiz geçtiğimiz günlerde son derece önemli bir işbirliğine imza attı. Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa ve Marmara Üniversitesi sahipliğinde biyoteknoloji alanında araştırma ve geliştirme çalışmalarının yapılması ülkemiz açısından son derece önemli bir hamle.
Yapay zeka teknolojileri, doku mühendisliği gibi alanlarda daha çok ilerlememiz için böyle araştırma ve geliştime çalışmaları daha çok yapılmalı. Umarım bu işbirliği diğer üniversitelere de örnek olur.
MELEK İPEK'İN TAHLİYESİ EMSAL NİTELİĞİNDE BİR KARAR
Eşi Ramazan İpek'i öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Melek İpek'in tahliyesi başta yakınları olmak üzere toplumda sevinçle karşılandı. Yıllarca sistematik biçimde eşinden şiddet gören bir kadın İpek. Uğradığı işkenceye artık dayanamadığı için öldürdü eşini. O öldürmeseydi muhtemelen eşi Ramazan İpek onu işkence yaparken öldürecekti.
Neyse ki, mahkeme çok doğru bir karar vererek, 'Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez' hükmüyle tahliye etti. Bu karar umarım kadına şiddet davalarına örnek teşkil eder. Toplum vicdanını rahatlatan bir karar. Şiddet gösteren, kadın öldüren erkeklerin 'kravat taktığı' için cezada indirime gittiği mahkemeler yerine kadın haklarını koruyan, gözeten böyle emsal kararlara ihtiyacımız var. Unutmayalım, kadına şiddet, insanlığa ihanettir…