Cümleye bakın; "Oldukça sosyal bir ülke olmalısınız..." Bence de! Hem de ne sosyal. Kim demiş girişteki cümleyi? Facebook Teknoloji'nin Başkanı Bret Taylor. Neye dayanarak demiş? Türkiye'de 22.6 milyon Facebook kullanıcısı olmasına dayanarak... Saf adammış Bret ya da şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemeyen bir kişilik, belki de dalgacının tekidir kimbilir... Gelelim bizim sosyalliğimize.
TWITTER, FACEBOOK VS...
Evet o kadar sosyaliz ki, arkadaşlarımızla buluştuğumuzda bile tek kelime edemiyoruz. Hepimizin elinde Blackberry'ler, iPhone'lar, şimdilerde iPadler, internette şahane sosyalleşiyoruz. Millet ne yapmış ne etmiş merak mı ediyorsun? Kim ne dedi acaba? Gündemle ilgili yorumları da alalım, ünlü dünyasına da dalalım, biraz da kendimizden bilgi pırtlatalım diyorsan al sana Twitter. Fotoğraflarımı videolarımı yüklerim, elin çektiği videoları paylaşırım, beğenirim, beğenmem, arkadaşımı dürterim, doğum günlerini kutlarım, sanal içkiler ısmarlarım, sanal çiftliğimde koyunlarımı otlatırım falan diyorsan; haydi koş parmaklarınla Facebook'a. "Anında haberleşeyim, kimseyle uzun uzun konuşmama gerek yok, adımın yanına o anki ruh halimi, konumumu da kondururum, gülen suratlar, şaşkın suratlar, kalpler havalarda uçuşsun, kendi kendime dünyamda yaşarım" diyorsan Blackberry Messenger, MSN, Whatsup ve türevleri hizmetinde.
FATMAGÜL'ÜN DERDİ
Sanal ortamda en yeni çıkışı yapan 'Foursquare'de ise gittiğin yerleri anında güncelleyip, bulunduğun semtteki tüm mekanlara not verebilirsin, onu yedim bunu içtim bildirisinde buyurabilirsin, giriş çıkışlarını cümle aleme duyurabilirsin. O duyurdukların nerede? Ya evde ya cepte. Evet evet çok sosyaliz biz. Hem de çoook... Bir sofrada iki lafın belini bükmekten aciziz, karşımızdakini dinlemiyoruz, hatta bir an önce evimize ya da cebimize kaçmak istiyoruz ama çok şişşştttt karıştırmayın; biz sosyaliz! Şarkıları internetten indirecek, filmleri sinemada değil evde korsanından izleyecek, konserleri internetten ya da sosyal ağ sitelerinden takip edecek; kıçımızı kaldırıp konsere, tiyatroya, sergiye gitmeyecek, yemeklerimizi Yemek Sepeti'nden ısmarlayacak kadar sosyaliz. Ayrıca sosyalliklerimiz bunlarla da bitmiyor. "Hop hop hooopp" derim ben size. Lütfen, rica ederim. Aslanlar gibi en totalinden dizi sosyaliyiz biz. Fatmagül'ün derdi bizim derdimiz, Ezel'in intikamı bizim intikamımız, Bihter'in aşkı bizim aşkımız. Koltuğumuzla klavyemizin tuşları en yakın arkadaşlarımız. Üstelik kavga etmiyoruz, küsmüyoruz, anlamaya çalışmıyoruz onları. Dümdüz, sürekli aldığımız, bir dirhem vermediğimiz, kolumuzu kıpırdatmadığımız bir ilişki biçimi istediğimiz. Başka ne sosyaliyiz?
SANAL SOSYALİZ BİZ
Futbol sosyaliyiz. Sabah işe giderken, akşam işten dönerken fena halde trafik sosyaliyiz. Fırsat bulduğumuz saniyede dedikodu sosyaliyiz. Düğün, dernek ve cenaze sosyaliyiz. O da mecburen, mecburiyetten. Sorun bakalım en yakınızdakine... Kim dostunun, iş arkadaşının, sevgilisinin ya da çevresinde her gün gördüklerinin hayatını ne kadar biliyor? Kim yemek yerken ne yediğinin farkında, kim okuduğunu anlıyor, kim okuyabiliyor, kim karşısındakinin yüzde 100 karşısında, kim dinliyor can kulağıyla, kim bakıyor sağına soluna alıcı gözüyle, kokuların farkında kaç kişi var, müziği hissetmek için konsere giden kaç kişi var? Mahallesinde olup bitenin farkında olan birini tanıyor musunuz? Ya spor arkadaşları, sergi arkadaşları, tiyatro-sinema arkadaşları, oyun arkadaşları, seyahat ettiği keşif arkadaşları olanları? Yok yook, cevap yok. Olsa da yarım, ucundan azıcık değil mi? Biz ancak Facebook'ta gruplar kurar, yine Facebook'tan beğeniriz, yüzünü unuttuğumuz arkadaşlarımızı yine Facebook'tan dürteriz, kedimiz köpeğimiz yoksa, onu da Facebook'tan besleriz. Çok sosyaliz çooook. Sanal sosyaliz.