Günlük erişimi 1 milyondan fazla olan ve daha önce belirlenmiş tarih olan 2 Kasım'a kadar Türkiye'de temsilci bulundurmayan Facebook, Instagram, Twitter, You- Tube, Tiktok, Periscope gibi sosyal medya ağlarına 10'ar milyon TL ceza kesilmişti. Söz konusu şirketlere, 8 Aralık'a kadar temsilci atamazlarsa bu kez 30'ar milyon TL ceza kesilecek. Eğer temsilci atamamakta inat ederlerse üçüncü yaptırım olarak şirketlerin internet trafiği bant genişliği önce yüzde 50, sonra yüzde 90 oranında daraltılacak. Böylece sosyal medya devlerinin ticari aktiviteleri durma noktasına gelecek, büyük zarar edecekler.
Donald Trump'ın bile tweet'lerini silen Twitter'ın Türkiye'ye ticari temsilci atamaya hiç yanaşmayacağına dair yorumlar yapılıyor. Facebook, YouTube da geri adım atmayabilir. Önümüzdeki aylarda temsilci atama krizi memleket meselesine dönüşebilir, sosyal medyada büyük gerilim yaşanabilir.
Başta Twitter olmak üzere bu ünlü sosyal medya şirketleri, 'Türkiye'de özgürlükler kısıtlanıyor, sosyal medya bile yasaklanacak' gibi söylemlerle ülkemizdeki internet kullanıcıları üzerinde baskı ve algı yönetimi yapabilirler.
Muhaliflerin fikirlerini yaydıkları en önemli mecralar olan Twitter, YouTube ve Faceebook'u savunacakları aşikar. Peki, reklam verenler nasıl bir pozisyon alacaklar? Sosyal medya şirketler için de önemli bir ticari mecra. Sosyal medya üzerinden kendilerine kariyer yapan birçok insan var. Sosyal medyadan yemek satan Ayşe Teyze'ye Instagram trafiğinin yüzde 90 daralmasının nedeni nasıl anlatılacak?
DEV MARKALAR GÜÇLÜ
Güne Instagram'la başlayan, TikTok'la nefes alan Z Kuşağı'na ülkenin çıkarlarını anlatmak da zor! Meseleye bu açından baktığınızda hükümeti zorlu bir süreç bekliyor. Ancak Türkiye pazarından çok büyük paralar kazanan sosyal medya devlerinin sanki dalga geçer gibi ülkemizde temsilci bulundurmamaları da anlaşılır bir durum değil.
Türkiye'deki sosyal medya kullanıcılarının internet üzerindeki her türlü bilgilerine sahip olan ve bu verileri ticari amaçlı kullanan, hatta yeri gelince güvenlik açığı yaratan bu dev markaların ne yazık ki kullanıcılarını yönlendirmek gibi büyük bir güçleri var. Hükümetin bu güce karşı mücadele etmek için bile sosyal medyaya ihtiyacı var. Özellikle Arap baharının mimarı Twitter'ın bu krizi her türlü kullanma potansiyeli var!
Bu noktada hükümet meselenin ticari olduğu, özgürlükleri sınırlandırmak gibi bir gayelerinin olmadığını şimdiden anlatmaya başlamalı ve kitleleri buna inandırmalı.
Ne oldu Pirlo?
İtalyan futbol efsanesi Andrea Pirlo biyografi kitabında Fatih Terim'i taktiksel bilgisizlik ile suçlayıp şöyle dalga geçiyordu: "Milan'ı temsil etmesi gereken resmi aktivitelere kravat takmadan gelebiliyor, sonra bu aktivitelerden evinde Biri Bizi Gözetliyor izlemek için kimseye haber vermeden erkenden ayrılıyordu... Terim'in taktik bilgisinin yetersizliğini ve tüm oyun planının, takımı bağıra çağıra motive ederek, sahada iyi bir sonuç almamızı ümit etmek olduğunu anlamamız çok uzun sürmedi..."
Terim hakkında çok atıp tutan ve şimdilerde Juventus'un teknik direktörü olan Pirlo'u da futbolcuları "Taktik bilmiyor, konuşmuyor" diye eleştiriyor, iyi mi? İtalyan basınında Pirlo'nun takım konuşmalarında hiçbir tonlama yapmadan konuştuğu, sürekli sakin olduğu ve futbolcuların bu nedenle kendilerinden ne beklendiğini anlayamadığı belirtiliyor.
Futbolda taktik tartışmaları hiç bitmiyor. Örneğin Serdar Ali Çelikler, Beşiktaş yenilgisinden sonra Fenerbahçe teknik direktörü Erol Bulut için "Taktik bilgisi yok ve Anadolu takımı hasletleri var" demiş.
Hayatını futbola adamış Erol Bulut'un taktik bilgisi yok ama Çelikler'in var öyle mi? Teknik direktörlerin taktiksel tercihlerini eleştirebilirsiniz ama "Taktik bilgisi yok" demek komik!