Tüm dünya tek bir düşmana yani koronavirüse karşı kolektif bir dayanışmayla savaşırken karantina sürecinde sadece tek bir şeyi düşünüyoruz; o da bu savaştan zaferle çıkmak. Zaten başka bir şey düşünmenin ne günü, ne de zamanı. Mesela sıkılmadan, şikayet etmeden, suçlu aramadan, manipülasyon yapmadan bir durup düşündüğünüzde, sağlıktan önemli hiçbir şeyin olmadığını fark edeceksiniz. Ölüm diye bir gerçek varken illa kendinize bir farkındalık oluşturmak istiyorsanız; karantina sürecinde aile içi şiddetten ölen kadınların sayısında yaşanan artışı mesele edinin. O sizin sıkıldığınız evlerde insanların ne koşullarda kalmak zorunda kaldığını bir düşünün mesela. Sadece ülkemizde değil, pandeminin merkezi Amerika ve Çin'de de durum aynı. Kadın örgütleri ve aktivistler ayaklanmış durumda. Korktuğumuz, mücadele ettiğimiz bir sorunun yükselişe geçmesi böyle zamanda kontrol edilemez bir durum olabilir. Son 10 günde, ev içinde 10 cinayetin yaşandığı ülkemizde kadınlar için acil önlem planı şart. Bu arada şiddete uğrayan kadınların yardım çağrılarında da son 10 gündür ciddi artış var. Bu nedenle ihbar ve destek hatlarında aksama olmamalı. Ayrıca bu kadınlara acil bir yaşam kiti planlanmalı. Kadınların başvuru ve belge gönderme gibi işlemlerinin online ve dijital ortamlardan yapılabilmesi yaygınlaştırılmalı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, 'Evde kal' uyarılarının ardından şiddetin belirgin bir şekilde arttığına dikkat çekerek "Koronavirüs günlerinde kadınlar için acil önlem planı şart" diyor. Lütfen kadınları koruyalım.
ÇAMAŞIR SUYU MAĞDURLARI
Karantinada birçok insanın ortak virüs savma eylemi; eve gelen damacanayı ve marketten gelen paketleri hızla çamaşır suyuyla silmek. Damacana kucaklayanlar en güzel kıyafetlerinin beyazladığından şikayetçiyken, çamaşır suyunu fazla kaçıranlar kokunun eve sinmesinden dolayı 'Zehirlendim' korkusuyla doktoru aradığından bahsediyor. Yıllar önce çıkan 'Karım beni çamaşır suyuyla yıkıyor, boşanmak istiyorum' haberi şu sıralar on evin birinde yaşanıyor neredeyse. Karantina bitene kadar daha neler duyacağız bakalım...
Karantinada daha akustik, daha slow müzikler dinliyoruz
Karantina günlerinde müzik ve podcastler neredeyse hiç durmayan hayat arkadaşımız gibi oldu. Sabah uyanır uyanmaz kahvesini koyup müziği açanlar çoğunlukta. Peki karantina ruh halinde ne tür müzikler dinliyoruz? Spotify; müzik ve podcast dinlenmelerinde birçok açıdan değişim yaşandığını gözlemlemiş. Dinleme alışkanlıklarındaki değişimler, süreler ve kategoriler detaylı olarak açıklandı. Yemek pişirme ve ev işi temalı çalma listelerinde de artış görülüyor. Bu da insanların, bir araya gelme/buluşma odaklı müzikler yerine öncelikle aile ve evdeki işlere yönelik tercihler yaptığını gösteriyor. Meditasyon veya pozitif düşünce gibi kişisel gelişim podcast yayınlarında da artış var. Kullanıcılar kendi çalma listelerine daha chill müzikler ekliyor yani daha akustik, daha az dansa yönelik ve enerjik müzikler. Buna ek olarak vokal sesi yerine enstrüman seslerinin ön planda olduğu müzikler de tercih ediliyormuş. Gerçekten de müzik tarzımız değişmedi mi?