Yıllardır tiyatroda izlemeye alışık olduğumuz deneyimli oyuncu Hakan Aydın, son zamanlarda daha çok televizyon dizilerinde karşımıza çıkıyor. Hakan Aydın çocukluk arkadaşı Turgut Tunçalp'in desteği ile nasıl oyunculuğa başladığını, Hollywood'lı yönetmen Sonia Nassery Cole ile nasıl yollarının kesiştiğini, İngiltere'de nasıl önemli bir reklam yüzü olduğunu anlattı. 'Sıfır Bir' filmi kırılma noktam diyen usta oyuncuyla hem kendi serüvenin hem de sanatı konuştuk.
Nasılsınız? Her şey yolunda mı? Sizce yaşanılan bu süreci nasıl okumalıyız?
-Teşekkür ederim. Son 1 senede yaşadıklarımızı Covid-19, karantina, maske saymazsak yolunda diyelim. Koronavirüs nedeniyle çok fazla kısıtlandık ve bunlardan dolayı önceki hayatımızı özledik. Süreç hepimize sahip olduklarımızın ne kadar değerli olduğunu hatırlattı.
Hakan Aydın'ı biraz yakından tanımak isteriz nasıl biri? Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
- Çok fazla köşeleri olan biri değilim. Aslında insanın kendini tanımlaması zor. Kimse şöyle çekilmezim, böyle aksiyim demez sanki :) İşimi seviyorum, ailemi seviyorum, sağlıklıyım şükrediyorum. Kimseyi değiştirmeye çalışmıyorum. Hayattan keyif almaya çalışıyorum. Yaş aldıkça kimseyi kırmamaya çalışıyorum. Büyüyorum, olgunlaşıyorum, öğreniyorum…
Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Yeniköy'de doğdum, büyüdüm… Boğaz çocuğuyuz yani. :) İlkokul ve ortaokul tatillerimin hepsi Yeniköy'de balıkçı barınağının orada geçti diyebilirim. Eve girmek bilmezdik, evden bir şort, bir terlik, bir havluyla çıkıp hava kararmadan dönmezdik. Acıkınca bakkal Rasim'den beyaz peynir, manavdan domates fırından da ekmeği aldık mı değmeyin keyfimize… Güzel günlerdi çok güzel günler…
İşletme Fakültesi mezunusunuz, daha sonra Turizm Otelcilik ardından da Reklamcılık bölümlerini bitirmişsiniz. Oyunculuk merakı nasıl başladı?
-Aynen öyle biraz maymun iştahlıyım oyunculuk kafamda hep vardı. Ailem ve arkadaşlarım çok ittiler oyunculuğa beni. 27 yaşında falandım o zamanlar çocukluk arkadaşım Turgut Tunçalp, Cihangir'de Arama Tiyatrosu'ndaydı. Tuttu kolumdan götürdü beni de işte her şeyin fitili orada ateşlendi. Oyunculuğa olan aşkım böyle başladı.
Oyunculukta eğitim ne kadar önemli?
-Mesleki tutku başta olmak üzere bilgi birikimi ve yetenek, oyunculuk alanındaki gelişime ışık tutar. Elbette bu aşamalar için oyunculuk eğitimi alınmalıdır. Sonrasında dediğim gibi kişinin oyunculuğa olan tutkusu ve yeteneği belirleyici unsur olur.
Yıllardır tiyatro yapıyorsunuz ama belli bir yaştan sonra diziler size şöhreti getirdi. Tiyatrocular genelde dizilerden kazandığını yine tiyatroya yatırıyor. Siz de öyle misiniz?
-Keşke ama şuan için mümkün görünmüyor. Gerekli şartlar oluştuğunda öyle yapağımdan şüpheniz olmasın.
Tiyatro size ne anlam ifade ediyor?
-Kültürel gelişmeyi sağlayan gizli güçlerden biridir tiyatro bence. Öyle ki sanatsal yaratıyı en etkin biçimde topluma aktaran bir araçtır. Tiyatro toplumu ortak komplekslerinden arındırır, onlara gerçek düşünce erkini, özgürlüğü sağlar. Bu yüzden bence tiyatroya en ihtiyacımız olduğu zamanları yaşıyoruz.
Oynadığınız hemen her rolün ruhunu yaşatıyorsunuz izleyiciye. Nasıl oluyor da bu kadar sahici oynayabiliyorsunuz?
-Cebimde biriktirdiğim çok karakter var. İnsanları gözlemleyip onlarla vakit geçirdiğim zaman bir süre sonra istediğim o kişi gibi konuşup onun gibi yürüyüp gülebiliyorum. Bu işin kolay kısmı zor olansa o karakter gibi düşünebilmek o karakterin duygusuna girmek. Nelere ağlar, nelere güler, nerelere tepki verir bunları yapabildiğinde ortaya yaşayan karakterler çıkıyor.
Şöhret hayatınızda neleri değiştirdi ve buralara gelirken o yolda çok yıpranıp, üzüldünüz mü?
-Oyunculuğu hiçbir zaman ünlü olmak için yapmadım. Ama bu işin fıtratında var. Değişen tek şey daha fazla insan tarafından tanınıyor olmak. Tabii ki üzüldüğüm zamanlar oldu ama üzülmekte sevinmekte hayatın içinde. En önemli şey ise vazgeçmemek.
Kırılma noktası gibi gördüğünüz dönemler var mı?
-Bence benim için 'Sıfır Bir' filmi kırılma noktası.
Hollywood'lı bir yönetmenin Türkiye'de çektiği "I Am You" filminde oynadığınız bu proje nasıl dahil oldunuz? Yurtdışında başka projelerinizde var mı?
-Evet yönetmen görüşmesine gitmiştim çok güzel bir frekans yakaladık. Sonia Nassery Cole ile çok keyif alarak çalıştığım bir işti.
-Evet geçen yıl İngiltere'nin köklü sigorta şirketlerinden birinin reklam yüzü oldum. İngiltere'de daha çok tanınıyorum yani. :)
Başarı kıstaslarınız neler? Şu an olmak istediğiniz yerde misiniz?
-Çoğu insanın başarı imajlarında ünlü insanlar var. Ünlü insanlarda bir yanlışlık yok. Yanlış olan onlar gibi olmanın sizi mutlaka başarılı kılamayacağını düşünmekte. Gerçek başarıyı elde etmiş onlarlar, kendileri için zirveye çıkmanın ne demek olduğunu net bir şekilde anlayanlardır. Bence eğer onların adımlarını takip etmek istiyorsak, biz de zirvenin kendimiz için ne olduğunu net bir şekilde tespit etmeliyiz.
Sizce sanatçı kimdir, nasıl olmalıdır?
-Sanatçı çağa tanıklık edendir. Ve yaşadıklarını kendi süzgecinden geçirip toplumlara ve nesillere aktarabilendir. Sanatçı, sanatı gerçek anlamda özümseyen, önemseyen, sanatı kendi kişiliğinde eriterek, güzel şeylere dönüştürebilen insan olmak bilincini en üst düzeyde tutabilen kendini aşan kişidir.
Sanatın başka hangi dallarına ilginiz var? Şiir sizin için ne ifade ediyor? En sevdiğiniz şair kim?
-Yazmak gibi bir yeteneğim yok ama şiirleri çok severim. Çok güzel şiir okurum. :) Hangi birini söylesem Attila İlhan, Cemal Süreya, Özdemir Asaf izar gider bu liste…
Bazıları dijitale yapılan dizileri daha özgür buluyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
-Tabii ki öyle sansürsüz işler yapabiliyorsun orada bu da gerçekliği önemli ölçüde arttırıyor.
Özel hayatınızla hiç gündeme gelmiyorsunuz. Bu bilinçli bir tercih mi?
-Çok sade yaşıyorum. Pandemiyle zaten evlere kapandık. Bu sayede artık özel hayat özel kalmayı başarabiliyor.
Aşk hayatınız nasıl? Çapkın biri miydiniz?
-Gençken öyleydim.
Şimdi bir birlikteliğiniz var mı?
-Nope :) (Hayır)
Kendinizde en sevdiğin üç özellik?
-Dakiklik, Fenerbahçelilik, kararlılık.
Birçok spor dalıyla ilgileniyorsunuz, peki vazgeçilmeziniz hangisi?
-Snowboard.
Geriye dönüp baktığınızda cebinizde 'iyi ki' ler mi, 'keşke' ler mi daha çok?
-Hangisi çok bilemedim şimdi. İyi kilerim fazla olmuştur umarım. Zaten bir yaştan sonra İyi kiler ve keşkeler yerini rağmenlere bırakıyor. Olgunlaştıkça rağmen sevmeyi öğreniyorsun mesela…
Sosyal medya ile nasıl bir ilişkiniz var? Takipçilerinizle iletişim kuruyor musun?
-Fena değil. Elimden geldiğince takipçilerimle iletişim kurmaya çalışıyorum.