Bu, Ekrem İmamoğlu'nun belediye başkanlığında İstanbul'un ikinci yaz mevsimi. Geçen yıl da yazmıştım ama göreve yeni başlamasından dolayı fazla yüklenmemiştim. Bu kez, kalemimi daha da sivriltiyorum:
İstanbul'un sivrisinek sorununu bile çözemeyen bir başkan, nasıl Cumhurbaşkanı olur? Eğer Kemal Kılıçdaroğlu'ndan fırsat bulup aday olur, bir mucize gerçekleşip de Cumhurbaşkanı seçilirse halimiz nice olur?
Çocuklar perişan... Avcılar, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Sarıyer, Beşiktaş başta olmak üzere İstanbul'un neredeyse tüm ilçelerinde sivrisinek saldırısı sonucu yara bere içindeki çocuklar ve aileleri isyanda. Millet özellikle akşam saatlerinde burnunun ucunu bile dışarı çıkartamıyor. Koca İstanbul'da sanki adı konulmamış bir kısıtlama, bir sokağa çıkma yasağı var. Koklamaya kıyamadığım minicik kızımın sinek ısırıkları yüzünden yara bere dolu vücuduna bakarken içim cız ediyor. Büyükşehir Belediyesi'nden ise hep aynı terane: Saksı diplerinde su bulundurmayın, küçük havuz ve şadırvanları boş tutun vs... Yani mücadeleyi tamamen halkın sırtına yüklemiş durumdalar.
Allah, cümlemizi sivrisineğe karşı bile halkını koruyamayanların iktidarından korusun!..
Engelliye bu yapılır mı?
Buyurun size İstanbul'umuzdan bir belediyecilik faciası daha:
Serkan Aydın, tekerlekli sandalyeye mahkum bir engelli kardeşimiz. Bundan 10 ay önce gittiği Büyükada'da bir tek engelli tuvaleti bulamamış. Sıkıntısını videoya çekip Adalar Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni de etiketleyerek paylaşmış. 10 ay sonra bakmış ki belediyelerden 'tık' yok, bu kez isyanını yeni bir videoya dönüştürüp, haykırmış: "Ayıp, çok ayıp!.."
Aydın yeni videosunda diyor ki, "Adalar turistik bir yer. Buraya gelen engelliler en az 5-6 saat kalıyorlar. Ama tuvalet gibi en zaruri ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorlar. Ben itfaiyeye gidip, oradaki arkadaşların yardımıyla, burada anlatamayacağım bir şekilde ihtiyacımı gidermek zorunda kaldım. Ayıp, çok ayıp gerçekten..."
Ben ilgili belediyelerimiz adına çok utandım. Umarım onlar da utanmışlardır...
Trafiğe Mesih indi (!)
Bu köşenin okurları İstanbullu taksici Salih Altunışık'ı yakından tanıyor. İki yıl önce trafikte tesadüfen rast geldiğim taksisinin arkasına İstanbul'un trafiğini çözecek 100 projesi bulunduğunu, birilerinin kendisini mutlaka dinlemesi gerektiğini yazmıştı. Ben de buradan ilgililere onun adına bir çağrı yapmıştım.
Taksici Salih'e bu kez Show TV'nin ana haber bülteninde rastladım. Meğer sesine kulak veren olmuş. (İnşallah çorbada bizim köşenin de tuzu vardır) Ulaşım Dairesi Başkan Yardımcısı onu karşısına alıp saatlerce dinlemiş. Bizim Salih de trafiğe çözüm için yaptığı krokileri sermiş önlerine, uzun uzun anlatmış... Ve... Ulaşım Dairesi Başkanlığı, ilk beş projenin hayata geçirilmesine onay vermiş.
Bizim Salih'in haber bülteninde söylediklerine kulak kesildim. Çünkü dikkat çektiği noktaların büyük bir bölümü benim hemen her gün kullandığım güzergahlardaydı. Hele Büyükdere Caddesi'nde ve Aslantepe civarında yaptığı tespitler ile harika çözüm önerilerine bayıldım. Tabii ya, o devasa kaldırımlardan, uçak inecek genişlikteki refüjlerden çalınacak alanlarla yeni şeritler oluşturulup, katılım noktalarında huniye dönen trafik akışı kolayca rahatlatılabilirdi.
Salih; 20 yıldır yollarını aşındırdığı İstanbul'un trafiğini harika gözlemlemiş. Sadece bununla da yetinmeyip, çözümlerini de sıralamış. İstanbul'un trafiğini gerçekten de Nasreddin Hoca fıkrasındaki gibi 'damdan düşen' biri çözebilirdi. O da Mesih gibi yetişti vallahi...
Demek ki neymiş? İstanbul'un trafiğinden sorumlu olanlar, ofislerinden çıkıp, şehirde azıcık turlamalıymış...
Zap'tiye
En çok neye gülüyorum biliyor musunuz? Doya Doya Moda yarışmacılarının jüri karşısında çıt kırılıp, York Düşesi edasıyla "Ben bugün önce sergi gezmeye, sonra da bir arkadaşımın villasındaki Baby Shower partisine gidiyorum" deyip, ertesi gün de alışveriş yaptığı ayakkabıcıya "Abi n'olur ya, 170 lira olmaz mı, yap bir güzellik be abicim" diye yalvarmalarına...
Gaf'let kürsüsü
Kayseri'de motosikletle yolda yürüyen kadınlara yaklaşarak taciz eden şahıs, adliyeye sevki sırasında ne dese beğenirsiniz? "Sıradaki arkadaşlara başarılar dilerim..."
Ne demiş?
"Kerevizin sapı, işte şimdi yuttun hapı..." (Şef Akademi yarışmasının jüri üyesi Ayhan Sicimoğlu'ndan bir vecize)