Nasıl gidiyor hayat? Karantina, pandemi…
Jennifer Boyner: İyi gidiyor demek isterdim. Ama gitmiyor. Özellikle dersler zorluyor beni, online olması. Çünkü birçok insan internet sorunu yaşayabiliyor. Bir de oyunculuk okuyorum. Daha zor oluyor. Okul yokken biraz daha iyiydi ama okul ve dersler başlayınca zorladı beni bu durum.
Zeynep Özkaya: Benim de bu sene son senem üniversitede. Bir yandan buna çok seviniyorum. Bir yandan üzülüyorum. Son seneyi okulda arkadaşlarımla geçirmek vardı. Bir yandan derslerim oldukça ağır. Üniversite sınavına hazırlanırken bile bu kadar ders çalışmamıştım. Onun dışında sosyal medyayla ilgileniyorum. O da baya mesai isteyen bir iş. İkisi arasında yuvarlanıp gidiyorum.
YouTube nasıl gidiyor? İçerik üretme konusunda tıkınıyor musun?
Z.Ö.: Ben kanalımı açalı bir buçuk yıl oldu. Benim için de cesaret olayıydı. Cesaretini topladığında bu işe girişiyorsun. Benim de tahminimden güzel bir şekilde ilerliyor. Ve düzenli olmaktan kaynaklanıyor bu durum bence. İnsanlar her hafta video koyduğunda alışıyorlar ve kendi kitleni oluşturuyorsun. İçerik bulmakta zorlanıyorum. Şu an yapmak istediğim çok içerik var. Aksi gibi pandemiden sonra aklıma geldi o güzel içerikler. Ama hepsi eski normal hayatımızda yapabileceğimiz şeyler. O yüzden erteliyorum. Ya evde ya da insanların bu dönemde ihtiyaç duyabileceği şeyler üzerine içerikler üretiyorum. Ben genel olarak evde sıkılmıyorum. Evde vakit geçirmek benim için güzel. Sosyal medya insanı çok oyalıyor. Vaktim kalmıyor. Bir şey üretmeye, insanlara bir konuda tavsiyede bulunmaya çalışıyorum. Bir video çekiyorum. Zaten gün bitiyor.
Jennifer sen de bir kanal açmayı düşünüyordun. Yakında gelecek mi videolar?
J.B.: Son 3 senedir düşünüyorum. Emek isteyen bir iş, kolay değil gözüktüğü gibi. Bu sürecin içine girebilmek cesaret istiyor açıkçası. Cesaretimi topladığım gibi 1-2 ay içerisinde açmayı düşünüyorum.
"Sürekli bakışlar üzerimde"
Sizi çocuk oyuncu olarak tanıdık. Şu anda da Sihirli Annem YouTube kanalına inanılmaz şekilde abone ve izlenme yağıyor. Küçük yaşta gelen ün size neler hissettirdi? Kendinizi sorumlu hissettiğiniz oldu mu?
J.B.: Tabii. Sorunlar yaşadım ben. Siyahi bir çocuk olmam, saçlarımın afro olması çocuklar tarafından acımasızca yorumlar gelmesine sebep oldu. Çocuklar acımasızlar. Bu sebepten dalga geçenler oldu. Ben rahat bir insanımdır. Çimde de oturmayı severim, bir kafede de oturmayı severim. Ruh halime göre değişir. Ama insanlar beni sahilde otururken görünce "Sihirli Annem'in Toprak'ının burada ne işi var?" diyor. Ne alakası var? Ben de insanım. Ben de bunlardan zevk alabilirim. Gizlice beni çekiyorlar, yemek yerken, otururken. Yapmasalar daha mutlu olabilirdim. Ben de rahat olmak istiyorum. Ama sürekli bakışlar üzerimde. Şikâyet eder gibi de olmak istemiyorum ama kimisi zarar verecek şekilde davranıyor. Bunlar beni üzüyor. Ben cana yakın bir insanım aynı zamanda. Ben böyleyken onların bu davranışları sergilemeleri üzüyor beni.
Z.Ö.: Sosyal medyada çok takipçili birçok kişi gelen yorumlardan dolayı çok sıkılıyor, üzülüyor. Normal olarak. Siber bir şiddet var orada da. Ben bu tarz şeylere çok fazla takılmıyorum. Takılmamayı öğrenmişim bir şekilde. Sihirli Annem ile başlayan bu oyunculuk serüveni bana birçok kapı açtığı için çok mutluyum. Olumsuz yanlarını ekarte ettim kendi kafamda.
Günümüzde sosyal medya fenomenleri küçük yaşlarda birçok şeye eriştiği için doyumsuzluk yaşayabiliyor. Siz de hiç kendinizi doyumsuz hissettiniz mi? Kendinize "Ne oluyoruz?" dediğiniz anlar oldu mu?
J.B.: Hiç olmadı. Ben normal hayatıma devam ettim. İnsanlara örnek olabilmek, beni gözlemlemeleri mutlu ediyor. Ben de elimden geldiğince örnek olabilmeye çalışıyorum konuşmamla, hareketlerimle. Ama olumsuz bir şey olmadı asla.
"Ailelerimiz sayesinde sağlam durabildik"
Z.Ö.: Bu biraz da aileyle alakalı bir şey. Bahsettiğin küçük yaşlarda fenomen olanların ailelerinin çok sağlam durmaları lazım. Çocuğunu pohpohlayıp şımartmaması lazım. Şımartırlarsa çocuğun dengesi bozuluyor. Bizim avantajımız çok küçük yaşlarda bu işin içine girmemiz oldu. O yaşlardaki bir çocuğa zaten hassas olmak zorundasın. Bizim ailelerimizin duruşundan dolayı biz de bunca zaman sağlam durabildik.
Beğendiğiniz YouTuberlar var mı?
Z.Ö.: 30 kişi falan yabancı takip ediyorum. Bizden de Merve Özkaynak'ı, Daire'yi takip ediyorum. Benim çok var.
J.B.: Ben genel olarak hepsine saygı duyuyorum. Ayıramam. Hepsini izlerim. Kimi komik kimi bilgilendirici kanallar. Çok zor iş, çok saygı duyuyorum. Ben YouTube'da çok vakit geçiren bir insan değilim. Yeni yeni başladım. Ben genelde müzik açarım. Zeynep Özkaya'yı, Gizem Güven'i takip ediyorum ama :)
"Haberimiz olsa destek olurduk"
Sihirli Annem Acun Ilıcalı'nın yeni dijital mecra projesi Exxen'de seyirciyle buluşacak. Sizin birtakım kırgınlıklarınız oldu. Bu konuya açıklık getirmek gerekirse neler söylemek istersiniz? Projede yer almak ister miydiniz?
Z.Ö.: Sihirli Annem'in ister bizle ister bir başka ekiple hâlâ seviliyor ve izleniyor olması çok güzel bir şey. Başka bir kadroyla da çekilebilir. Bunu sorgulama gibi bir hakkımız yok. Sonuçta bir iş yapılıyor. Orada da bir ekip var. Sadece geçtiğimiz sene bir film projemiz vardı onun kıyısından dönüldü. En azından haber verilmesini isterdik. Hadi biz o zaman küçüktük ama diğer oyuncularımız yetişkindi. Onların samimi ilişkilerinin olduğu insanlar vardı. Onlara haber verilebilirdi en azından. Biz sete bile gidip gezmek isterdik bizim haberimiz olsaydı. Destek vermek isterdik. Baya keyifli olurdu. Yeni oyuncularla tanışırdık. İşin özü bu. Bir de bizim haberimizin olduğu söylendi. Bizden helallik alındığı söylendi. Biz bu durumdan sonra açıklama yapmak istedik.
J.B.: Sihirli Annem'in yeri bizim için bambaşka. Başka işler yapsak da Sihirli Annem her zaman bizim kalbimizde olan bir iş oldu. Sevdiklerimizi kaybettik. Uzun bir süre birlikteydik. Aile gibi olduk. Böyle bir şeyi görünce tabii mutlu olduk. Yeter ki Sihirli Annem adı altında çekilsin. Çünkü bu çok güzel bir dizi. Çocuklara örnek olan bir dizi. Üzüldüğümüz tek şey bizim haberimizin olduğu söylenmesi ama haberimizin olmaması. Biz açıklama yapmadan haberdardık zaten.
Peki, Acun Ilıcalı'nın bir açıklaması oldu. Kızı Melisa diziyi çok sevdiği ve soluksuz izlediği için hemen yapımcıyı aradığını ve dizinin yeniden çekilmesini istediğini söyledi. Sizin yorumunuz ne?
Z.Ö.: Müthiş bir lüks. Melisa olmak vardı.
Melisa olsaydınız hangi dizinin yeniden çekilmesine vesile olurdunuz?
Z.Ö.: Aşk-ı Memnu. Ya da Avrupa Yakası efsane olurdu!
J.B.: Aşk-ı Memnu ya da Avrupa Yakası.
"Dişimdeki aralığa takmışlar"
Sosyal medyadaki linç kültürü hakkında ne düşünüyorsunuz?
J.B.: Bana tuhaf gelen şey, benim yaptıklarım karşı tarafa yanlış geliyorsa beni neden takip etmeye devam ediyor? Ki yanlış yaptığımız bir şey de yok bence. Bazı insanlar en ufak şeye bile takılıyor. Dış görünüşe göre yorum yapıyorlar.
Z.Ö.: Evet bana da o çok ilginç geliyor. Takip etmem ilgimi çekmiyorsa. Hesabına girip de "Neden böyle yaptın" demem. Çok komik geliyor. Biz halk olarak kalıplara sokmayı çok seviyoruz insanları. O kalıpların dışında birini görünce de anında tepki gösteriyoruz. Belki etrafında aynı davranışı yapan birini görse garipsemez. Ama bizim takipçimiz var diye ona inanılmaz geliyor bazı yaptıklarımız. Ben kendi adıma çok fazla takılmıyorum. Bana gelen mesajları da okuyorum. Kötü mesajlara çoğunlukla cevap vermiyorum. Çok nadiren çok canımı sıktıysa cevap veriyorum. Ama illa ki ister istemez takılmıyorum desen de yine içinde bir yerde nedenini düşünüyorsun.
J.B.: Ben de takılmıyorum aslında. Ama çok üzülüyorum. Kimse kimseyi dış görünüşüyle yargılamamalı. Bunu çok takan insanlar var. Estetik olanlar var. Dış görünüş değişecek bir şey değil. Yaptıkların, yaşantın yanlış geliyor olabilir, anlarım. Ama dış görünüş, giyim tarzı, konuşmayla dalga geçilmemeli. Ama maalesef dalga geçiyorlar. Ben de üzülüyorum. Yoksa eleştiriden bahsetmiyorum. Eleştiriye açığım.
Z.Ö.: Kötü yorumlar benim hoşuma da gidiyor. "Seni seviyorum. Ama bence bunu yapma" dediklerinde düşünüyorum. Hak verdiğim dikkat ettiğim oluyor.
J.B.: Benim bu aralar dişimdeki aralığa takmışlar. Ben ona bayılıyorum. Özellikle kapattırmıyorum. "Yok, sen önce dişini yaptır" yazıyorlar. Allah Allah! Ben mutluyum istersem hepsini ayırırım. Hiç anlamıyorum.
Z.Ö.: Ben de burnuma dolgu yaptırdım bir iki defa. Ama uzun zamandır ameliyat olmak istiyorum. İnşallah olacağım. Kompleks haline getirmedim ama. Bana o kadar mesaj geliyor ki "Burnunu yaptır" diye. Neden bu kadar istekliler anlamadım.
"Hakan Hepcan inanılmaz saygısız ve terbiyesiz biri"
"Yok artık bu kadarı da pes" dediğiniz son dönemde yapılan açıklama neydi?
Z.Ö.: Hakan Hepcan'ın Sude Alkış'a sataşması. Hiç elle tutulur bir yanı yok. Kaç yaşında adam. İnanılmaz saygısız ve terbiyesiz biri. Çok şaşırdım bu olaya.
J.B.: Ben de bu olaya çok şaşırdım.
"Yok artık sahiden mi" deyip inanamadığınız durum?
Z.Ö.: Sihirli Annem'in yeni kadroyla çekilmesi.
J.B.: Sihirli Annem'in yeni kadroyla çekilmesi.
O mu Bu mu?
Gizem Güven mi Damla Ersubaşı mı?
J.B.: Gizem Güven.
Z.Ö.: Gizem Güven.
Oyunculuk mu Youtuberlık mı?
J.B.: Oyunculuk.
Z.Ö.: Youtuberlık.
Oyuncu olup bir ömür tiyatro yapmak mı fenomen olup istediğin her zaman sinema filmi yapmak mı?
Z.Ö.: Fenomen olup sinema filmi çekmek.
J.B.: Benim için tiyatrocu başkadır, oyuncu başkadır. Kamera önünde olmak başka canlı seyircinin önünde olmak başka. Ben tercihimi oyunculuktan yana kullanmak isterdim. Tiyatrocu olmak aşırı zor ve saygı duyuyorum hepsine. Sadece benim tercihim bu.
Flört mü sevgili mi?
Z.Ö.: Sevgili tabii.
J.B.: Sevgili.
Instagram mı TikTok mu?
Z.Ö.: Instagram.
J.B.: Instagram.
Acun Ilıcalı mı MasterChef Uğur mu?
Z.Ö.: İkilemdeyim. Tweetler tartışmaya kapalı. Çok kötü. Ama çoğu eskiden atılmış. Ama programda ağladığı için Uğur hepimiz üzüldük. Her iki tarafın da kendine göre haklılık payı var.
J.B.: Programa katılmadan önce bakılsaydı iş bu raddeye gelmezdi yorumları var. O olabilirdi. Her iki tarafın da kendine göre haklılık payı var.
Banu Alkan mı Kylie Jenner mı?
Z.Ö.: Kylie Jenner. Bence Banu Alkan Kylie'nin kendini ciddi ciddi taklit ettiğini düşünüyor.
J.B.: Kylie Jenner.
Şevval Şahin açıklamaları mı Bahar Candan açıklamaları mı?
J.B.: Şevval Şahin açıklamaları.
Z.Ö.: Şevval Şahin açıklamaları.
EN'LER
Bugüne kadarki en kötü date anın nedir?
Z.Ö.: Hayda :) Sıkıntı yaratabilir bu cevap.
J.B.: İnsan kendini olduğundan farklı tanıtır ama o değildir ya. Öyle bir şey başıma gelmişti.
İstanbul'da en sevdiğiniz semt?
Z.Ö.: Anadolu yakasının her yeri.
J.B.: Kadıköy.
Seni en çok sinirlendiren şey nedir?
J.B.: Yalan.
Z.Ö.: Haksızlık.
Hayatındaki en büyük hatan nedir?
J.B.: Saf olmam. Yüzüme baka baka beni kullanmaya çalışıyorlar. Hala inanmak istiyorum onun öyle bir şey yapamayacağına, iyi bir insan olduğuna. Kendimi inandırıyorum.
Z.Ö.: "Hayır" diyememek. İş konusunda özellikle zarar veriyor bana.
Hayatındaki en büyük çılgınlığınız?
Z.Ö.: Çılgın bir insan değilimdir ben. Köpek balıklarıyla yüzmüştüm bir YouTube videomda. Keyifliydi ama.
J.B.: Lisede saçlarımı kazımıştım.
"Doğrucu Davut'tum"
Ergenlikte ailenle zıtlaşıp yaptığın en büyük saçmalık neydi?
Z.Ö.: Çok zıt biri değildim. Biz lisedeyken bir eylem vardı. Annemlere haber vermeden o eyleme gittim. Akşam eve döndüğümde söyledim.
J.B.: Doğrucu Davut'tum ben. Bir şey yapmak istiyorsam söylerim. Bana kimse engel olamaz. Ben gideceğim diyorsam giderdim. Kavgalar mı edilmiyordu, kapılar mı kitlenmiyordu. Ama yine de yolunu bulurdum oraya gitmenin.
En çok ne için para harcarsın?
J.B.: Ayakkabı.
Z.Ö.: Kıyafet.
Gün içinde en çok kullandığın kelime hangisi?
Z.Ö.: "Aynen", "Hadi bakalım"
J.B.: "Gerçekten"
Bir ilişkinin içindeyken en berbat özelliğin ne olur?
Oğulcan Can (Zeynep'in erkek arkadaşı): Dışarıya karşı "Hayır" diyememesi. Bir de eleştirilerimi kabul edemiyor.
J.B.: Fazla alıngan olmam. O gün uyuyamazsam Uğur'a işkence ediyorum. Sinirimi ondan çıkarıyorum.
En güçlü ve en zayıf yönünüz?
Z.Ö.: En zayıf yönüm, üzerinde çalıştığım şey "Hayır" diyebilme. Kendi istediğim şeyi yapma. Güçlü yönüm çalışkanlığım.
J.B.: Güçlü yanım sabır. Sabır eşiğim de yüksektir. Ama bir anda da hayatımdan çıkarırım. Zayıf yönüm de "Hayır" diyememe. Saf olma. Bu çocukluktan gelen bir şey değil bence. İnsanların kötü olduğuna inanamıyorum. Art niyetli olduklarına inanamıyorum. Çıkar uğruna birbirlerine yazıyorlar. Ben böyle bir ilişki istemiyorum hayatımda. Etrafımdaki insanlar çok sayılıdır. Uzak dururum.
Bugüne kadar hiç kimsenin duymadığı, sevenlerinizi şaşırtacak neyiniz var?
Z.Ö.: Her şeyimi paylaşıyorum. Ama YouTube kanalımı açmadan önce herkes bana "Aç" diyordu. Ben de karşı çıkıyordum. "Kolay değil o işler. Ekipman lazım, bir yerle çalışmak lazım" diyordum. Ama o dönemde bile içten içe istiyordum. Hayal ediyordum kendimi YouTube'da.
J.B.: Oyunculuk okuyorum. Bir kamera önünde özgüvenliyim ama özel hayatımda çok utangacım. Milyonlarca insan olsun, kendimi gösteririm. Ama anneanneme bir tirat okuyamam. Utanırım.
"Demet Evgar'a bayılıyorum"
Bir imkânınız var. O imkânla dilediğiniz kişiyle o kişinin mesleğini bir günlüğüne beraber yapma şansı verildi size. Kiminle, hangi mesleği, nerede, nasıl yapmak isterdiniz?
J.B.: Kobe Bryant ile basketbol oynamak.
Z.Ö.: Demet Evgar'a bayılıyorum. Onunla birlikte Hollywood'da bir dizi veya film çekiminde olmak isterdim. Şu an sosyal medya ve oyunculuk işim olmasaydı okuduğum mesleği icra ederdim. Çevre mühendisi olurdum.
Haterlarınıza ne söylemek istersiniz?
J.B.: "Öyle yapma. Ben seni çok seviyorum. Ben sana zarar vermedim"
Z.Ö.: "Umarım önyargılarından kurtulabilirsin"