Kadına şiddetin hiçbir sebebi olamaz. Sadece kadına değil; kimse çocuğa, hayvana, yaşlıya, engelliye, mazluma, düşene, zayıfa şiddet uygulayamaz. Aslında kadına şiddetin herhangi bir şehir veya ülke ismi ile oluşturulan sözleşmelere de ihtiyacı yoktur. İnsan olan için bu durum nettir, tartışmaya bile gerek yoktur.
Ancak kadına şiddeti kimileri sürekli dile getirmeyi, bunun üzerinden gündemde kalmayı çok sever. Bunlardan en bilineni de Melek Mosso...
Cover şarkılarla adını duyuran Mosso, İstanbul Sözleşmesi üzerinden yaptığı açıklamalarıyla bugüne dek çok konuşuldu. Tabii samimiyeti tartışılır. Nedenine gelince...
Hemen anlatayım... Rubato grubunun solisti Özer Arkun hakkında, evlilik hazırlığı yaptığı sevgilisi B.Y.'yi darp ettiği iddiasıyla soruşturma başlatılmış, Arkun'un 35 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti.
Bu gelişmenin ardından Melek Mosso bir röportajında şu açıklamayı yapmıştı: "Rubato'nun solisti Özer Arkun'un hiçbir işini izlemiyorum artık. Videosunu izledim, yerdeki kanları siliyor. Bu insanlara yaptırım uygulamazsan işimiz iş. Bir 7 ay içeri at bakalım, bir kendiyle kalsın. Öfkeni kontrol edemiyorsan, git tedavi ol. Bu zorbalığı kimse kimseye yapamaz. Pişkinlik yapmaları çok ayıp. 'Sinirliydim, alkollüydüm', vs..."
AKIL ALIR GİBİ DEĞİL
Ancak gelin görün ki Melek Mosso'nun söylemiyle eylemi hiç tutarlı değil. Çünkü Mosso, yılbaşı gecesi düzenlenen bir dijital konserde Özer Arkun ile aynı sahneyi paylaştı.
Evet, yanlış okumadınız, kadına şiddet uygulayan Arkun için önce "Hiçbir işini izlemiyorum artık, hiçbir şeyine bakmıyorum" de, sonra onunla aynı sahneye çık, gayet neşe içinde dans edip şarkılar söyle... Akıl alır gibi değil!
Ne değişti bir anda Melek Mosso söyler misin? Kadına şiddet ve İstanbul Sözleşmesi hakkındaki sözlerine ne oldu, Arkun hakkında verdiğin röportajlara ne oldu? Bu ikiyüzlülük değil de nedir? Yoksa 'tamamen duygusal'lıktan mı her şey? Demek ki para kavramı böyle hassas bir konuda dahi önceliğin oluyor, daha önce söylediklerini yutup sahneye çıkabiliyorsun... Kendini kandırmanı anlayabiliyorum da, onca zaman bu içi boş nutuklar ile kandırdığın insanların yüzüne nasıl bakacaksın?
Neşeli ritimlere ihtiyacımız var
Perküsyoncu Gencer Savaş, pandemi döneminde evdeki araç gereçlerle yaptığı müzikler ile oldukça konuşuluyor. Ünlü müzisyenin eşi Gamze Savaş ile birlikte yemek yaptıkları sırada çatal, bıçak, rende, kesme tahtası gibi nesnelerle çaldıkları müzikler, sosyal medyada büyük beğeni topluyor. Bugünlerde böyle neşeli ritimlere ihtiyacımız var.
Nobel için 60'ları bekleyin
Amerika'da yayınlanan bir tıp dergisinin araştırmasının sonuçları ilginç veriler ortaya koydu...
■ Bir kişinin en üretken yaşı 60 ile 70 arasındadır.
■ En üretken 2'nci aşama 70-80 yaşları arasıdır.
■ En verimli 3. aşama 50-60 yaş. (Bundan önce kişi henüz zirveye ulaşmamıştır.)
■ Nobel Ödülü kazananların yaş ortalaması 62'dir.
Özellikle olumsuzluklar karşısında pes eden gençlerin bunlara kulak vermesi gerek... En üretken yaşlara doğru yolculukta inişler çıkışlar olabilir. Öyle ya; bugün kaybedilenler ve edinilen tecrübeler belki 60'larda Nobel olarak dönecek, kim bilir...