İstanbul Üniversitesi öğrencisi Sibel Ünli'nin intiharı, yine belli çevreler tarafından iktidarı eleştirme malzemesi olarak kullanıldı.
Oysa Ünli'nin ailesi geçmişte devlet kurumlarından yardım aldıklarını, çocuklarına eğitim yardımı yapıldığını, ekonomik durumları düzelince de yardım almayı bıraktıklarını, şu an Bursa, Muş ve İstanbul'da evlerinin ve 10 bin liraya yakın gelirlerinin olduğunu söyledi. Ünli Ailesi ayrıca, oğulları Aydın'ın sonbaharda tıp doktoru olarak atandığı, kızları Sibel'in son üç yıldır birden fazla olan başarısız intihar girişiminde bulunduğunu, majör (ağır) depresyon tanısıyla iki defa Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları servisine yatırıldığını ve Sibel'i karşılıksız aşkından vazgeçmesi için ikna etmeye çalıştıklarını ama başarılı olamadıklarını açıkladı.
YARDIM ÇAĞRISI
Aslında ailenin bu açıklamayı yapmak zorunda kalması ve bu intiharın tartışılıyor olması bile insana acı veriyor. Öte yandan Sibel Ünli, intihar etmeden önce sosyal medyada parasızlık içinde yaşadığını, iş bulamadığını söylemiş. Dış görünüşü ile dalga geçilmesinden büyük üzüntü duymuş. Bir intiharın onlarca nedeni olabilir ama bu genç kızımız sosyal medyadan yardım çağrısı yaparken intihar ediyorsa bunda hepimizin suçu var.
MAJÖR DEPRESYON!
Majör depresyon ciddi bir psikolojik rahatsızlık, en dikkat çekici belirtisi çökkün ruh halidir. Depresyondaki kişi genellikle mutsuz, karamsar ve ümitsizdir. Kendini hüzünlü ve yalnız hisseder. Tedavi edilmediği takdirde ciddi sorunlara neden olabilir. Majör depresyon tanısı konulan bir gencin her zaman yanında olunmalı.
HİÇ Mİ ARKADAŞI YOKTU?
Hadi ailesi Sibel ile yeterince ilgilenemedi diyelim, hiç mi yoktu Sibel'e destek olacak arkadaşı? "Kız yemek alacak param yok diyor" dese biri, birçok kurum yardımına koşardı! Cevaplanması gereken birçok soru var.
Ahmet Hakan'ın Sibel'in intiharıyla ile ilgili yazısında dediği gibi; 'Hepimiz oturup derin derin düşünmeliyiz.' Sibel'in intiharı muhalefet malzemesi çıkarılacak bir vaka değil ama valisinden belediyesine, üniversitedeki hocasından Sibel'in ailesine, arkadaşlarına herkesin özeleştiri yapması lazım. En basit örnekle; 'Twitter'da kedi-köpek, Finlandiya güzellemesi yaparken ben neden Sibel'in çığlığını duymadım?' demeliyiz.
***
Peki, Şahan sen ne yapıyorsun?
Sibel Ünli'nin intiharından sonra hepimiz özeleştiri yapmalıyız derken ünlü komedyen Şahan Gökbakar, sanki bir muhalif parti lideri gibi intiharın faturasını tamamen devlete çıkardı.
Ünli Ailesi'nin yaptığı basın açıklaması Şahan'ın nasıl gereksiz bir çıkış yaptığını belgeledi adeta.
Yıllarca apolitik takılan, devlete işi düştüğünde ya da kendi çıkarı için atmadık takla bırakmayan, milyon dolarlar kazanan ama Cem Yılmaz'ın yaptığı büyük hayır işlerinin çeyreğini bile yapmayan Şahan'ın, Sibel'in intiharı üzerinden fakir edebiyatı yapması, muhalif rolü kesmesi gerçekten trajikomik bir durum.
"Belki Şahan Gökbakar yaptığı yardımları duyurmuyor" diyebilirsiniz.
Kampanya gereği duyurulması gereken yardımlarda bile Şahan pinti davranıyor. Bakın Google'a, sadece bir-iki küçük yardım haberi çıkar karşınıza.
Bu köşede hep yazdım; yurt dışında Şahan gibi çok kazanan sanatçılar vakıf kuruyor.
Şahan ise yardıma gelince cimri ama nedenini tam öğrenmediği bir intihar vakasında bile muhalif gözükmek isteyip, sosyal medyada prim toplamaya çalışacak kadar samimiyetsiz!
Madem açlıktan bahsediyorsun, öğrencilerin haline üzülüyorsun, peki sen ne yapıyorsun Şahan?
Her şey ortada. Şahan kapitalistin ağababası, kazandığı paralarla binlerce insana yardım edebilir ama Türkiye'de 'çakma' muhalif olmak, bir tweet ile fakir edebiyatı yapmak bile yetiyor!