Sibel Can'ın otel balkonunda çekilen bikinili pozları çok konuşuldu. Fotoğraflar öyle 'kusursuz'du ki; bunların, yeni dizisi öncesinde bir PR çalışması olduğu, habersiz çekilmediği, Sibel Can'ın özenle 'poz verdiği' iddia edildi. Bu tartışmalara girmeyeceğim. Çünkü 'PR çalışması' adı altında öyle kandırmacalar yapılıyor ki, Sibel Can olayı devede kulak kalır.
Bu balkon fotoğraflarının gündeme gelmesinin ardından, 21 yıl önce Sibel Can'ı Fethiye'deki bir otelin balkonunda çırılçıplak çeken Posta gazetesi muhabiri Ayhan Kimsesizcan ile konuşmuşlar. Şimdi ABD'de yaşayan Kimsesizcan, tuzak kurup siper alarak çektiği o fotoğrafın hikayesini bir kahramanlık destanı edasıyla anlatmış.
Ben haberi önce Hürriyet'in eki Kelebek'te gördüm.
Sonra da neredeyse tüm magazin haber sitelerinde.
Tabii o sansürsüz çırılçıplak fotoğraflar eşliğinde. Açıkçası, rahatsız oldum. Çünkü ikinci kez 'mahremiyet' ihlal ediliyordu.
Sibel Can'ın iz görünmesin diye kullandığı ped'i bile fotoğrafta açık seçik görünüyordu.
21 yıl önce çekilen ve eminim ki Sibel Can'ın hem arşivlerden, hem de anılarından silmek istediği o fotoğrafların nasıl çekildiği kimin umurunda?
Maksadın 21 yıl sonra o fotoğraflardan tiraj sağmak olduğu gün gibi ortada.
Ama yazıktır ve de günahtır. O Sibel Can'ın şimdi boyu kadar çocukları var.
Haydi şimdi biraz empati yapmaya çalışın.
Hanginiz annenizin, eşinizin, kızkardeşinizin 21 yıl önce 'gizlice' çekilen çırılçıplak fotoğraflarını, 'en mahrem aksesuvarlarıyla birlikte' gazetelerde, internet sitelerinde görmek ister?