Reklamsız televizyon sektörü olmaz.
Bunca diziyi, programı, maçı vs. izliyorsak, bu tamamen kanalların reklamlardan elde ettiği finans desteği sayesindedir.
Ama... Reklam yayınlamanın da bir usulü, sınırı olmalı değil mi? Her ne kadar RTÜK kuralları ve yaptırımları bu olayı birazcık düzenliyormuş gibi görünse de, uygulamada seyirciyi çıldırtacak durumlar ortaya çıkıyor.
Okurumuz Koray İşimtekin de buna isyan edenlerden. Ama siz okurumuzun tek bir kanal adı vermesine aldanmayın; sözkonusu uygulamalar, pek çok kanalda yaşanıyor. İşte pek çok seyircinin duygularına tercüman olduğunu tahmin ettiğim o isyan mektubu: "Kanal D'nin bugün (18 Mart Salı) saat 21.47 ile 22.17 arasındaki yayının tekrarını izleme imkanınız olursa kanalın seyirciyi nasıl salak yerine koyduğunu görürsünüz. Saat 21.47'de Küçük Ağa dizisi reklama girdi. Reklama girdiği sahnede komiser, "Gelelim sana Maho" dedi. 12-13 dakika sonra reklamdan çıkıldı.
30-40 saniye diziden bir sahne gösterildi. (Bu sahnede komiser yine "Gelelim sana Maho" diyordu) Daha sonra tekrar reklama girildi. Yedi dakika daha reklam yayınlandıktan sonra Ankara'nın Dikmen'i dizisi tanıtımı, sonra tekrar reklam, ardından yedi dakika bir reklam daha ve sonra tekrar tanıtım, yeniden üç dakika reklam. Bunların ardından son sahne için dizi başladı ve tahmin ettiğiniz üzere yine komiser 'Gelelim sana Maho' dedi ve dizi bitti...
Bir dizinin tutması, kimseye seyirciyi salak yerine koyma hakkı tanımaz. Kanal D'yi kınıyorum. Saygılarımla..."