Atv'de yayınlandığı ilk günden bu yana izlenme rekorları kıran 'Kanatsız Kuşlar' dizisi, karakterleriyle de gönüllerde taht kurdu. Dizide, 'Zeynep'e platonik olarak aşık olan 'Ahmet' de kısa sürede seyircinin gözbebeği oldu. Dünyası küçük, yüreği büyük 'Ahmet' karakterini başarıyla canlandıran Ahmet Varlı ile diziyi, rolünü ve oyunculuğu konuştuk...
'
Kanatsız Kuşlar' dizisi için teklif geldiğinde neler hissettiniz?
Koliba Film, severek ve güvenle çalıştığım bir yapım şirketi. Zaten 'Yılanların Öcü' projesi bittikten sonra, yapımcımız Ata Türkoğlu ile yeniden beraber çalışmak istiyorduk. Kendisinin işiyle kurduğu akıl ve gönül ilişkisine güvendiğim, hikayeyi de sevdiğim için projeyi kabul ettim. Üstelik 'Ahmet' karakteri ile bugüne kadar oynadığım roller dışında başka bir renk çıkartacağıma inandığım için gönül rahatlığıyla projeye başlamış olduk.
FEDAKARLIK MİNNET DOĞURUR
Dizide gönlü büyük, dünyası küçük iyi kalpli 'Ahmet'i canlandırıyorsunuz. 'Ahmet'i bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Evet, küçük bir dünyası var 'Ahmet'in ama o küçük dünyasının içinde kocaman bir dünya kuruyor. O dünyanın adı da 'Zeynep'. İyi yürekli, yeri geldiğinde de gözü kara bir adam. Hayatta tek tutunduğu dal 'Zeynep'. En büyük sevinci de, en büyük üzüntüsü de hep 'Zeynep'. 'Sen hiç, küçücük bir umut için bütün hayatını adadın mı?' diyecek kadar 'Zeynep'i seven, ondan vazgeçmemek için kendinden vazgeçen, belki de bu yolda hiç olmayacağı bir kişiye dönüşecek olan bir adam.
'Ahmet', büyük aşkı 'Zeynep'i ve onun kardeşlerini korumak için her tür fedakarlığı gösteriyor. 'Zeynep'in gönlünü kazanabilecek mi? En büyük rakibi 'Onur'la savaşında kazanma şansı var mı?
Şimdiden bir öngörüde bulunmak zor tabii ama emin olduğum şey şu: 'Ahmet' vazgeçmeyecektir. Fedakarlık güzel bir kelime ama fedakarlık, minnet doğurur; aşk değil. Çoğu kadın için ideal erkek profili güven veren, fedakar, ona kendi hayatını adayan bir kişidir. Ama bu erkekler beyazlı atlı prens olmaz hiçbir zaman. Sahip oldukları erdemlerden dolayı sevilir onlar ancak hayatın içinde çok rağbet görmezler. Sanırım aşk daha pürüzlü bir şey. Daha çok çelişkiler, sorular barındıran çetrefilli bir durum. O zıtlıklar aşkın heyecanını oluşturuyor galiba.
Siz aşık olduğunuz kişi için bu kadar mücadele eder misiniz?
Ahmet Varlı olarak, böyle bir mücadelenin içine girmem. Öyle bir insan değilim. Sevgi karşılıklı olursa anlamlı ve güzeldir benim için. Bir kadının beni sevmediğini düşünürsem, arkamı döner giderim. Hayat sizi sevmeyen biri için heba edilecek kadar değersiz bir şey değildir. Böyle davranan biri kendine ve kendi hayatına haksızlık eder diye düşünürüm. Kendini sevmeyen birine saplanıp kaldığı zaman bir insan, kim bilir belki de hayatının mutluluğunu yaşayacağı insanı teğet geçiyordur. Oyuncu olarak ise her zaman, kişiliğimden uzak karakterleri canlandırmayı daha çok sevmişimdir. Her oyuncu oynadığı karakterin avukatıdır. O karakter, benim müvekkilimdir diye düşünürüm ve onu anlamaya çalışırım. Sonuç olarak 'Ahmet' karakterinin en büyük savunucusu da benim.
HİKAYEYİ SAMİMİ BULDULAR
'Kanatsız Kuşlar', ekrana geldiği ilk günden bu yana izlenme rekorları kırıyor. Dizinin başarısını neye bağlıyorsunuz? Seyirci 'Kanatsız Kuşlar'ı neden bu kadar çok sevdi?
Sanırım en büyük etkilerden biri, seyircimiz hikayeye ve kurulan dünyaya inanıp samimi buldu. Kendisiyle arasına bir mesafe koyulmadığını, hayatın içinden olduğunu gördü. Her karakterin kendi yol hikayesini yaşaması bir diğer etken bence. Uzun aylar boyunca yapım şirketimiz ve senaristimiz Hakan Aksun'un bu hikayeye çalıştığını biliyorum. Önemli bir emek var ortada. Bunun karşılığını görmek çok güzel.
Birçok oyuncunun hayallerini, kendi yönettiği bir filme imza atmak süsler. Siz de kamera arkasına geçmek ister misiniz?
Hayır, istemiyorum. En azından şimdilik böyle bir düşüncem ve hayalim yok. Oyunculuk ve yönetmenlik belki birbiriyle ilintili olabilir ama iki ayrı dünya. 'Çok oynadım, hadi bir şeyler de çekeyim' diyebileceğin bir mecra değil. 'Çok film yönettim, hadi bir şeyler oynayayım' diyemeyeceğin gibi. Bambaşka birikimler ikisi de. Oyunculuk; yönetmenlik düşünmeyecek kadar içimi ve hayatımı kaplıyor zaten.
BİR KAFEDE TEK BAŞINA OTURMAK EN BÜYÜK TERAPİ
Şu sıralar yeni bir sinema filmi ya da tiyatro oyunu var mı?
Şu an kesinleşmiş bir
proje yok. Herhangi bir şey
kesinleştiği zaman haberiniz
olur zaten.
Yoğun dizi çekimlerinden arda kalan zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Mesela sporla, müzikle aranız nasıl?
Arkadaşlarımla zaman
geçiriyorum. Bazen yalnız
kalıp bütün gün bir kafede
kımıldamadan oturabilirim.
En büyük terapim odur. Yazmak,
iddialı bir kelime. O,
başka bir yürek işi. Henüz o
konuda iddialı değilim.
EMEK VERMEZSENİZ BU İŞ SİZİ REZİL EDER!
Sizi daha önce birçok dizi ve filmde izledik. İnsanı bir yandan güldürürken diğer yandan da düşündüren karakterlerde son derece başarılı oldunuz. Başarınızın sırrı nedir?
Bunun için iki şey gerçekten
çok önemli: Yaptığın
işi sevmek ve onun için çok
çalışmak. Oyunculuk çok
dinamik bir meslek. Yeteneğin
bir yere kadar yettiği,
çalışmanın olmazsa olmaz
olduğu bir meslek. Eğer ona
yeteri kadar ilgi ve emek
vermez, hayatınızın en değerli
yerine koymazsanız,
yeri geldiğinde sizi rezil
edecek kadar canlıdır. Emek
verip ter dökerseniz, o da er
geç size karşılığını verecektir.
Bu bakış açısıyla yaklaşıyorum
oyunculuğa.