Hem de ne güzel çıkılır ve ilişkinin ömrünü uzatır. Efendim, Başak Dizer Tatlıtuğ; eşi Kıvanç Tatlıtuğ, 'Organize İşler 2' filminin çekimlerindeyken Tayland'a gitmiş.
Aaa bu nasıl işmiş? İnsan hiç sevgilisini/kocasını bırakıp tatile gider miymiş? Valla ben giderim; üstelik bayıla bayıla... Çevremdeki uzun soluklu, sağlıklı, mutlu, aşklarını ilk günkü gibi yaşatan çiftlerin de birçoğunun öyle yaptığına şahidim.
Niyeyse, eğer biriyle ilişkin varsa her gün, her an ve her yerde yapışık ikiz gibi dipdibe olmanız bekleniyor. Tuvalete bile beraber gidilecek sanki.
Yahu ben kankamla her gün beraber olsam; saç saça baş başa girer, birbirimize küseriz. Birini seviyoruz, evliyiz diye niçin tek başımıza kalamıyoruz, anlamıyorum.
İLAÇ GİBİ GELİYOR
Eşlerden biri tek başına yemeğe çıksa, eğlence yerine gitse 'Aaa, ayrıldılar herhalde' dedikodusu çıkıyor. Çünkü ilişki demek, yan yana olmak demek.
Oysa ki değil... İlişkiyi yaşatan en temel şey, tarafların birbirilerine güvenidir. Güven yoksa zaten çek git, bitir.
İkinci önemli hareket ise; birbirinize alan vermektir; yalnız kalmanız için alan, düşünmeniz için alan, arkadaşlarınızla olmanız için alan, kendinize bir şeyler katmanız için alan.
Misal ben, sık sık tek başıma seyahat ederim. Atarım köpeklerimi arabaya, Ege yollarına düşerim mesela. Ya da atlarım uçağa, tek başıma yurt dışına giderim. Gezerim, yürürüm, okurum, keşfederim. Bünyeme ilaç gibi gelir, yenilenirim. Kız arkadaşlarımla tatile çıkmaya da bayılırım. Kız muhabbetinin dibine vururuz, saatlerce konuşuruz, gülmelere doyamayız.
Eve dönünce de bal gibi bir insan olurum. Sevgilimi özleme fırsatım olur, onun da beni...
Hem aşk, özlemek ister. Kimse özgürlüğünü kısıtlayan birini gerçekten sevemez. Yepyeni şeyler anlatırsın sevgiline, o da sana... Hele o kavuşma anı...
Lütfen bırakalım bu ezber dolu, topumuzu mutsuz etmiş eski kafaları. Kendi zevklerimizi, isteklerimizi, dünyamızı kenara atarak yaşadığımız ilişkilerden ne hayır geldi, sorarım size...