Zırrr...Sabah sabah zırrrr...
Ben de o tiplerdenim işte.
Sabah çalan telefonu hiç sevmem.
Kendime gelemiyorum ki, seveyim. Millet, öğle yemeğinde ne yiyeceğini düşünürken ben "Yine sabah oldu uyandık" hissiyatı ve ekşi suratımla sağa sola bakınıyorum.
Dedim ya zırrr...
Dün sabahın köründe zırrrr...
Tanımadığım bir numara...
Genellikle açmam ya, açtım!
Karşıdaki kadın hemen yanlış yaptığını fark etti; "Özür dilerim sanırım yanlış Ayşe'yi aradım, yardımcım Ayşe zannettim..."
Tam kadına kızacakken, sesi bir yerden tanıdığımı fark ettim; "Sereen?"
İNSANLARI AYIKLAMIŞ!
Evet, kendisi Seren Serengil'di.
Fırsat bu fırsat muhabbete başladık. Bu yaz Bodrum'a gidiyormuş Seren. Spor yapacakmış.
Onu üzen, yoran insanları etrafından ayıklamış. (Dünya Ayıklama Şampiyonu Seren Serengil!) "Eee iş güç yok mu?" diye sordum.
Kış sezonuna eski 'Pişti' tadında bir tartışma programı yapmak istediğini söyledi.
Dedim "Boşver 'Pişti'yi. 'Pişti' çoktan şişti.
Sen reality şov yapsana..."
Bu fikir, Seren'in aklına pek yattı, "Kim Kardashian gibi ne güzel olur değil mi?" dedi.
Valla güzel olur.
Ama bizim televizyon yapımcılarımız dört-beş kişiyi yan yana dizip tartıştırmaktan, acıklı dizilerden, ışığı sönmüş starlara şov yaptırmaktan başka bir şey bilmiyor işte...
Seren'in hayatını, aşklarını, köpeklerini, diyet krizlerini, annesini, hobilerini ve ev yaşantısını canlı canlı yayınlayan bir program bence büyük iş yapar.
Bir de gazetemizin televizyon yazarı Yüksel Aytuğ'a soralım mı?
Soralım.
Ne dersin Yüksel Abi?