Köşemize uzun yıllardır katkı veren değerli okurum Doruk Şahin, gönderdiği mesajında 'Söylemezsem Olmaz'daki Serdar Ortaç- Chloe Loughnan yorumlarını kıyasıya eleştiriyordu. Mesajı aynen şöyleydi:
"Değerli Yüksel Ağabey, Serdar Ortaç ile ilgili 'Söylemezsem Olmaz' magazin masasında 'Çocuğu olur mu, olmaz mı?' konusu tartışılmış.
Ben de YouTube üzerinden izledim. Serdar Ortaç mı kısır, eşi mi? Acaba hangisi çocuk yapamıyormuş? Serdar Ortaç mutsuzmuş... Ya adam sürekli bisikletle İstanbul turu yapıyor. Stüdyoda çalışıyor.
İşte neymiş, eşi Serdar'ı çocuk yapmamaya ikna etmeliymiş.
Serdar Ortaç çocuk yapabilir mi, bunu Mehmet Ali Erbil bilirmiş. Haydar Dümen'i de yayına bağlayıp Serdar Ortaç'ın mahrem hayatı üzerine daha da ileri giderler mi diyes bekledim, neyse ki olmadı.
Serdar Ortaç, MS hastası. Bu kadar insafsız yorumlarla onu daha da üzmek niye anlamadım." Her okur ihbarında olduğu gibi kayıtları inceledim.
Gördüm ki bizim Doruk Şahin'in anlattıklarının fazlası yok, eksiği var.
Beyaz TV'deki 'Söylemezsem Olmaz' masasını önemsiyorum. Dahası, çoğu zaman takdir edip bu köşede övüyorum da. Özellikle sevgili meslektaşım Ali Eyüboğlu'nun yorumcu olarak masada yer almasının ardından programın kalite çıtasının yükseldiğini, ağırlığının arttığını görüyorum.
Ancak masadaki sevgili dostlarımın, bu bölümü hep birlikte bir kez daha izlemelerinde fayda görüyorum. Canlı yayın telaşını iyi bilirim. Bazen insan ipleri elinden kaçırır. Eminim onlar da izleyince 'maksadını aşan' yorumlara giriştiklerini görüp pişmanlık duyacaklardır.
Serdar Ortaç ve eşi Chloe ile ilgili bu kadar 'mahrem' konulara dalmak hiçbirimize yakışmaz. Hele ki Serdar onca sağlık sorunuyla boğuşurken.
İkilinin evliliğinin akıbetini tartışmak, çocuklarının olup olmayacağını didiklemek şart mı? Ne olur bir süreliğine görmezden, duymazdan gelsek? Magazin medyasının, en çok desteğe ihtiyaç duyduğu dönemde Serdar'a o kadarcık vefa borcu yok mu?