İstanbul Filarmoni Derneği'nin yeni çıkacak müzik dergisinde editör olarak işe başlayan Yıldız Teknik Üniversitesi Müzikoloji Bölümü öğrencisi Dilacan Ö., Dernek Başkanı Atilla Tuna tarafından taciz edildiğini iddia etti.
Dilacan Ö.'nün iddiasına göre Tuna önce çalışanına sürekli iltifatlarda bulunmuş, sonra dokunma, sarılma gibi eylemlerde bulunmuş. Bir akşam mesaiden dönerken asansörde Dilacan Ö.'yü sıkıştırmış. Dilacan Ö. tepki göstermiş. Tuna da birkaç gün sonra "Seninle çalışabilmemiz için bazı şartlarım var" demiş. Dilacan'a erkek arkadaşını ya da arkadaşlarını hayatından çıkarmasını ve adet döngüsünü kendisine bildirmesi gerektiğini söylemiş.
Tuna ayrıca "Evlilik, nişanlılık, çocuk lafı dahi duymak istemiyorum, zaten evlilik hayalleri kuran bir genç kızsan seninle asla çalışamayız" demiş.
Ve "Senden tam teslimiyet istiyorum, yoksa seninle çalışmamız mümkün olmaz, işini isteyen zaten birçok insan var..." diye mobbing uygulamış.
Tuna'yı İpek Yolu'nu takip edip birçok tarihi yerleri anlattığı 'Hayal Tadında' ve İstanbul'u efsanelerle anlattığı belgesellerden tanıyoruz. Eğer iddialar doğruysa başarılı bir sanat tarihçisi, profesyonel tur rehberi, belgeselci ve üç çocuk babası bir insandan böyle bir taciz bekler miydiniz? Belgesellerde güzel ses tonuyla sanat tarihinden bahseden birinin iş vaadiyle genç bir kıza tacizde bulunacağını düşünür müydünüz?
EĞİTİMLİ AZGIN TEKELER
Tacizcinin eğitimlisi, eğitimsizi olmaz! Biri öğrencisinin eteğini kaldırıp şaplak atar, diğeri de iş verdiği genç kızdan karşılığında tam teslimiyet ister! Galiba eğitimli azgın tekeler daha tehlikeli! Olay yargıya intikal etti. Taciz iddiaları doğru mu henüz bilmiyoruz. Ön yargılı hareket etmek doğru değil ama Tuna taciz suçlamasından sonra hemen Twitter adresini kapattı!
Taciz iddialarından sonra İstanbul Filarmoni Derneği'nde (İFD) toplantı düzenlenmiş. Tuna'nın başkanlık yetkileri düşürülmüş. Ancak daha sonra alınan kararlara uyulmadığı için İFD'den dört üye istifa etti. Bu istifalar da düşündürücü! Yani dernek üyeleri de Tuna'nın yanında değil!
***
TRAFİKTE KİMSEYLE TARTIŞMAYIN
Beşiktaş ve Fenerbahçeli eski futbolcu Sezer Öztürk, İstanbul Sancaktepe'de aracıyla patika yoldan giderken yol istediği, pikniğe giden bir aile ile tartıştı. Tartışma arbedeye dönüşünce Sezer, silahını ateşleyerek Halil İbrahim Scholten'ı öldürdü.
Aslında iki hayat birden gitti. Sezer normalde lüks yaşayacağı 15-20 seneyi içeride geçirecek gibi gözüküyor. Sezer futbol yaşamında da yetenekli olmasına rağmen çabuk öfkelenen bir oyuncuydu.
İstanbul trafiği zaten normal insanı zıvanadan çıkarıyor, öfke sorunu olanları da Sezer gibi katil yapıyor.
Siz siz olun trafikte kimseyle tartışmayın. Haklı olsanız da kavga etmeyin! Çünkü tartışarak ya da kavga ederek o magandayı düzeltemezsiniz. 1 dakika sonra unutacağınız bir olay için risk almaya değmez. Araçtan kimin neyle çıkacağı belli değil!
***
BERLİN HALKI KAZANDI
İstanbul'daki ev kiralarının artışından sonra Berlin'i örnek gösteren iki yazı yazmıştım. Son 10 yılda Berlin'de ev kiraları ikiye katlanmıştı. Berlin halkı, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sonra yatırım fonlarına ya da özel sermaye şirketlerine verilen 240 binden fazla konutun kamulaştırılıp uygun fiyatlara kiraya verilmesi için referanduma gidiyor demiştim. Referandumdan yüzde 54 evet oyu çıktı.
Berlinliler referandum sonucunu sokakta kutladı. İşte katılımcı demokrasi budur. Temsilci demokraside genelde vaatler lafta kalıyor. İnsanlar yaşadıkları şehirlerin sorunlarını referandumlarla çözebilmeli. Genel ve yerel seçimlerde bir oy da kangren olmuş sorunlar için kullanılmalı.
***
BEYNİNİZE DE ZARAR VERİYOR!
Birleşik Krallık'ta yurttaşların sağlık bilgilerinin depolandığı UK Biobank'tan yararlanılarak yapılan bir araştırmada 45 bin insanın koronavirüs pandemisinden önce kaydedilmiş beyin görüntüleme verileri analiz edildi. Ardından ek taramalar için Kovid-19 teşhisi konmuş olanlar yeniden çağrıldı.
İnsanlar yaşlandıkça beyinde zamanla gri madde hacminde değişim olması normal kabul ediliyor. Ancak bu araştırmada gözlemlenen değişiklikler koronavirüsle enfekte olan kişilerde normalden daha büyük çıktı.
The Independent'ın haberine göre araştırmanın ilginç yanı ise Kovid-19'u hastaneye yatmadan atlatanlarla, şiddetli geçirenler arasında bir fark olmaması. Yani Kovid-19 hafif atlatıldığında bile beyin hacimlerinde kayıp meydana gelmiş.
Uzmanlar Kovid-19'un en yaygın semptomlarından tat ve koku alma duyusunun kaybedilmesinin nedenini de virüsün beyine verdiği hasarla açıklıyor. Bu araştırma henüz hakem onayından geçmedi, koronavirüsün beyindeki etkilerinin ne kadar süreceği ve beyin hacminin sonunda normale dönüp dönmeyeceği henüz belli değil. Ama virüsün insanların beynine zarar verip yaşlanmayı da hızlandırabileceği tartışılıyor.
Ne illet virüsmüş! Kovid-19'un etkilerini daha uzun yıllar konuşacağız! Bu virüsün dünyada birçok insana bir şekilde bulaşacağı ve küresel bir bağışıklık kazanılarak salgını yeneceğimiz düşünülüyor! Yensek bile virüsün yarattığı tahribatlardan kurtuluş yok gibi gözüküyor. Hiç virüs bulaşmamış kişiler şu an şanslı insanlar!
***
JÜRİDE SIKINTI VAR
'O Ses Türkiye 2021'in ilk fragmanını izledim. Eğlenceli değildi. Fragmandan yola çıkıp yorum yapmak sağlıklı değil ama fragmanda programın en renkli bölümleri kullanılır. Eğer en renkli bölümler böyleyse sıkıntı var demektir.
Bence en büyük sıkıntı jürinin bu yıl erkek egemen olması. Kadın sanatçı sadece Ebru Gündeş. Oğuzhan Koç ve Murat Boz'un espri ve şov yetenekleri sınırlı. Beyazıt Öztürk programın espri yükünü ne kadar çeker bilinmez!
***
Altyazı
"Daha önce kimseyi öldürdün mü? Bir defasında birinin kalbini kırmıştım." (Ronin)