Memleket, başıboş bırakılmış haylaz bir çocuğun habire kibritle oynadığı bir ev gibi...
Daha geçen yıl, cezaevi nakil aracında beş mahkum ve tutuklu cayır cayır yanmamış mıydı?
Ders aldık mı? Dahası, önlem aldık mı?
Mahkum da bizim, tutuklu da... Ne suç işlemiş olursa olsun; onların yaşama haklarını güvence altına almakla mükellefiz. Sadece devletin kurumları, yetkili kişileri değil; hepimiz bu sorumluluğu üstlenmeliyiz. Sesimizi yükseltmeli, onların ve yakınlarının haklarını aramalıyız. Kimse 'dışarıdaki adam' değil de bir 'mahkum' öldü diye daha az üzülecek değil.
Daha az üzülen varsa zaten insan değil!
MAHKUM OLDUĞUMUZ GERÇEK
Adalet mekanizması bu denli ağır işlediği sürece cezaevleri, kapasitelerinin üzerinde insan barındırmaya devam edecek.
Böyle olunca da bir mahkum ya da tutuklunun cezaevinde ihtiyaç duyacağı asgari şartların bile yerine getirilmesi imkansız hale gelecek.
Dünyanın hiçbir yerinde adaletin bir kefesine, içeriye tıktıkları adamların sayısını koyup da ağır çektiği için övünmezler. Medeni ülkelerde adalet terazisinin ölçü birimi, davaların en kısa sürede sonuca ulaştırılması ve topluma kazandırılan sabıkalı sayısıdır. Öncelikle hepimizin bu gerçeğe 'mahkum' olması gerekir.
MANGALINIZ BATSIN E Mİ?
Dedim ya, memleket elinde kibritle dolaşan haylaz çocuğun oyun parkına döndü diye; cumartesi günü izlediğim haber bir kez daha ciğerimi yaktı. Çünkü orman yangını gerçekten de ciğerimde, yani yılda 10 gün soluk aldığım Cunda'da çıkmıştı.
Adanın tamamı sit alanı. Yani bir taş eve çivi çakmak için bile bin dereden su getirtiyorlar. Doğrusu, iyi de yapıyorlar. Ama gelin görün ki, mangalcılara kimse mani olmuyor.
Adadaki 30 hektar ormanlık ve makilik alanın kül olmasına da mangalcılar sebep olmuş. (Bu yazıyı kaleme aldığım pazar günü, Heybeliada da yanıyordu.) Mangalınız batsın. Yediğiniz etler boğazınıza dizilsin.
Şeytan Sofrası denilen yerde şeytanın ayak izi olduğu rivayet edilen bir işaret var. Şeytanın burayı neden terk ettiği belli. Bakmış ki cehennem ateşinden çok mangal ateşi var, bölgeye kötülük etmek için kendisine ihtiyaç yok; basıp gitmiş!