Eda Demirci, ünlü sunucu İsmail Küçükkaya'dan gördüğü fiziksel ve psikolojik şiddeti tek tek anlattı. Şahitler, deliller sundu. Bir vücut dili uzmanı bile Demirci için "Bu kadının büyük acılar yaşadığı vücut hareketinden belli" diye paylaşım yaptı.
İsmail ise özetle "Suçlamalar asılsız. Beni muhalifim diye yıpratmaya çalışıyorlar" dedi. Ve hemen psikolojik baskıya başladı, Eda Hanım'a tazminat davası açtı. Sadece ona mı bu konuda yazı yazan, haber yapan bazı gazetecilere de dava açtı! Bir de ekranda özgürlükten bahsediyor. Aklı sıra gazetecileri korkutmaya çalışıyor! İsmail, sosyal medyada kendisini eleştirenleri de anında block'luyor.
Eda Demirci'nun telefon ve mesaj ile yardım istediği Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ise "Yoğundum, telefonumda numarası kayıtlı değildi" gibi komik bir açıklama yaptı ama programlarına sürekli katıldığı İsmail'i hala kınamadı! Canan Hanım çok basit bir soru: Neden hala İsmail'i kınamıyorsunuz?
NEDEN SUSUYORLAR?
Peki, kadın hakları konusunda duyarlı yazılar yazan köşe yazarları neden susuyor? İsmail, Ahmet Hakan'ı aradığı gibi sizleri de tek tek aradı mı? "Yazmayın mı" dedi?
Yoksa şiddet uyguladığı eşine "Bunda ne var ki, büyütüyorsun her şeyi" diyecek kadar manipülatör bir kişilik olan İsmail hepinizi ikna mı etti? Sen neymişsin be İsmail!
Peki, diğer bazı kadın dernekleri neden susuyor, neden gerçekleri görmezden geliyorsunuz? En temel göreviniz olan; şiddet gören bir kadının yanında yer almıyorsanız samimiyetinize nasıl inanacağız? Siz de İsmail'in ekranda kadına şiddeti kınayıp, evde dayak atması gibi "Muhalif sunucuya yüklenmeyelim" diye hesap yapacak kadar ikiyüzlü müsünüz?
Vücudun bir eğlence parkıdır
2018 yılında intihar eden 'gastronomi dünyasının kötü çocuğu' ABD'li şef ve yazar Anthony Bourdain yaşasaydı 64. yaşını kutlayacaktı. Anthony gibi ünlü bir keyif adamı neden intihar eder? Keyif adamı görüntüsünün altında kim bilir neler gizliyordu Anthony de!
Hala eski programlarına rast geldikçe izliyorum. Çünkü daha kalitelisi çekilmedi. Anthony'in başarısı belki de şu sözünde gizli: "Şans, asla bir iş modeli değildir. Ölümünden sonra yayımlanan belgeselde Anthony'nin ne kadar mükemmeliyetçi olduğu, ekibinin nasıl canına okuduğu anlatılıyordu.
Tabii Anthony gibi başarılı olmak için biraz yaşam filozofu ve macera sever olmak de gerekir.
Dünyaca ünlü şefi şu unutulmaz sözleriyle hatırlayalım:
■ "Bir vicdanının olması, yapabileceğin en iyi kariyerlerden biridir."
■ "Vücudun bir tapınak değildir. Tam aksine bir eğlence parkıdır. Onunla eğlenmelisin, tapmamalısın."
Telefon için maske indirene ceza kesmek adil mi?
ABD'de Covid-19 kaynaklı ölüm sayısının Ekim'e kadar 179 bini geçebileceği, halkın yüzde 95'inin maske takması durumunda ise can kaybının 140 bin civarında kalacağına dair bir araştırma sonucu açıklandı. İşte maske takmam bu kadar hayati bir mesele.
Dün kırmızı ışıkta beklerken bir adam maskesini indirip üst üste hapşırdı. O maskenin amacı zaten hapşırık damlacıklarının yayılmasını engellemek! Şimdi böyle sorumsuz insanlar varsa maske takmayana 900 lira ceza kesilmesini doğru buluyorum. Diğer taraftan sigara içmek ve telefonla rahat konuşmak için maskesini indirene bile ceza kesilmesini abartılı buluyorum. Bu abartılı cezalar öfke ve isyan duygusunu artırır! Yasağı harfiyen uygulamak ya da arada idare etmek, uyarmakla yetinmek mi? Polisin de işi zor! Özetle tam kararsız kalınacak bir tartışma var gündemimizde!