Tam kapanma kararı alınmadan önce 'yeterli önlem alınmadığını' öne sürerek hükümeti eleştiren ünlü sunucu Fatih Portakal'ın yaklaşık 20 arkadaşıyla kutladığı doğum günü partisi tepki gördü.
Marmaris'te düzenlenen doğum günü partisinden paylaşılan fotoğrafta kimsede maske yok. '20 arkadaş hepimiz birbirimizi tanıyoruz, maskeye gerek yok' diye düşündüler herhalde. İşte bu saçma özgüven yüzünden salgını bir türlü yenemiyoruz.
Yanındaki akraban, yakın arkadaşın da olsa bilemezsin ki ne yaptığını. Belki partiden önce güvendiğiniz arkadaşınız da çok güvendiği ama korona olduğunu bilmediği bir arkadaşına temasta bulundu! Virüs en hızlı aile, akraba, arkadaş ortamlarında yayılıyor.
Portakal 26 Nisan 2021'de kapanma kararı açıklandığında "...Soru şu; iktidar bu süre boyunca evlerde yurttaşları mağdur etmeden ve kendi de uyarak planlamasını sürdürebilir şekilde yaptı mı? Umarım bu kez eline yüzüne bulaştırmaz. Pratiği göreceğiz" diye tweet atmıştı.
Portakal'ın da teori ile pratiği arasındaki farkı bu fotoğrafla görmüş olduk. İnsanlar başkalarını eleştirmeye o kadar hevesli ki, kendi yaptıklarını hiç görmüyorlar.
***
OTELDE PARTI YAPMASALAR OLMUYOR MU?
Antalya-Manavgat'ta bir otelde çekilen parti görüntüleri tepki çekti. Çalışanlar maske takıyor ama müşterilerden maske takan yok. Üstelik parti alanı hınca hınç dolu. Bu "Korona gel beni bul, ben de başkalarına dağıtayım" partisidir. Bu partinin adı 'korona partisi'dir!
Halk zaten bunaldı, bir de böyle görüntüler sosyal medyaya düşünce vatandaş haklı olarak isyan ediyor. Örneğin bir öğrenci "Ben bir senedir okula parti yapanların keyfi için mi gitmiyorum?" diye soruyor.
Turizm işletmelerine birçok kolaylık sağlanıyor ama bazı oteller iyi niyeti kötüye kullanıyor! Defalarca yazdık; otel yöneticileri, kalabalığı artıracak, sosyal mesafeyi kaldıracak organizasyonlar, partiler düzenlememeli.
***
TARKAN AYIP ETTİ
Koronavirüs yasaklarından binlerce müzisyen etkilendi, çalışamadılar.
Bazıları enstrümanlarını satmak zorunda kaldı. Uğur Güngör adlı müzisyen de 'tam kapanma' sürecinde sanatçılar arasında başlayan "Hepimiz İçin Ses Ver Türkiye" akımını başlattı ve challenge'a katılan Yıldız Tilbe, sözleri kendisine ait olan 'Kış Güneşi' şarkısını söyleyerek Tarkan'ı bu akıma davet etti.
Tilbe, "Tarkan topu sana attım, sen de kime istiyorsan ona at. Bir tane de Orhan Gencebay şarkısı atmak isterdim ama tek top hakkım var galiba..." diye konuştu.
Tarkan da "Yıldız'ım sen benim kıymetlimsin, seni çok severim ve geri çevirmek hiç istemem ama bu challenge'ın nasıl bir amaca hizmet edeceğini pek anlamadım doğrusu ve bir parçası olmak da gelmedi içimden ne yalan söyleyeyim.
O yüzden sen en iyisi topu benden geri al, bir başkasına atıver" dedi.
Yıldız Tilbe de ona sadece teşekkür etti.
"30 saniye şarkı söylemek bu kadar mı zor" diyebilirsiniz!
Normalde Tarkan gibi starlar her kampanyaya, her challenge'a katılmazlar. Az ama öz destek verirler.
"Hepimiz İçin Ses Ver Türkiye" akımının amacı belki tam anlatılamadı ya da çok çok ünlü Tarkan, 'Kim bu Uğur Güngör?' dedi, umursamadı.
Bu tür challenge'lar genelde geniş bir kitleye ulaşıp devletin belli bir sorun için aksiyon almasını sağlamak için yapılır.
Tarkan Yıldız Tilbe'yi 'kıymetlimsin' diye başta övmüş ama sonra da "Beni öyle kafana göre 'challenge'a çağıramazsın" demeye getirmiş. Sonuçta Megastar, ego fazlalığı var!
Ancak Tilbe'nin pası 'Kış Güneşi' şarkısıyla atmasının bir anlamı var! Onu da Tarkan gayet iyi biliyor!
Tarkan'ın tek sevdiğim şarkısı 'Kış Güneşi'dir. Bence Türk pop müziğinin de gelmiş geçmiş en iyi şarkılarından biridir. Tilbe bu şarkıda kendini bile aşmıştır. Şarkı Tarkan'a da bir ağırlık ve duruş kazandırmıştır.
'Slow şarkıları da en iyi ben söylerim' deme fırsatı sunmuştur.
Özetle Tarkan ne olursa olsun 'Kış Güneş'i şarkısının hatırına Tilbe'nin pasını almalıydı! Ayıp etti!
***
SALGIN SONRASI..
Koronavirüs hastalarında saç dökülmesi de yaşanıyormuş. Ortalama her beş koronavirüs hastasından birinde, özellikle de erkeklerde bu sorun yaşanıyormuş.
Koronavirüse yakalananlar iyileştikten sonra da başta akciğer olmak üzere kalıcı organ hasarları, kalp ritmi bozukluğu, koku duyusunu kaybetme gibi semptomlarla yüzleşiyorlar. Bir gün salgını yenersek Covid-19'un hasarlarını sarmak da epey zaman alacak.
***
MESUT'U KAZANALIM DERKEN...
Fransa'da yıldızlar topluluğu Paris Saint-Germain'den liderlik koltuğunu devralan Lille, Türk futbolcularıyla şampiyonluğa koşuyor.
Burak Yılmaz ve Zeki Çelik'in golleriyle Nice'i deviren Lille'de Yusuf Yazıcı da performansıyla göz dolduruyor. Fransa'ya göre makul bir bütçeyle mücadele eden Lille'in başarısının sırrı takım olmayı başarmaları. Burak ve Zeki üç büyüklerde istediği şartları bulamayınca Lille aldı onları ve doğru kimyayı yakaladı.
Transferle değil, doğru kimyayı yakalayınca şampiyon oluyorsunuz! Örneğin Fenerbahçe ara transferde Mesut Özil, İrfan Can Kahveci'yi almasaydı, Burak gibi bir golcüsü olsaydı belki şampiyon olacaktı. Mesut'u, İrfan'ı kazanayım derken Beşiktaş'ın gerisine düştü.
***
Altyazı
"- Neden kötü davrandın?
- İnsanoğlu hocam, iyi davranınca çabuk unutuyor." (Kelebeğin Rüyası)