İster inanın, ister inanmayın; geçen hafta hem dost meclislerinde, hem sosyal medyada en fazla konuşulan mevzu buydu. Parmağı kırılan Survivor yarışmacısı Semih'in yarışmadan gönderilmesi yerine, Kıbrıs'a taşınması için finalistlerin sayısının dörtten beşe yükseltilmesi her ortamda tartışıldı. Daha önce benzer sakatlıklar yaşayan yarışmacıların evlerine gönderilmelerine rağmen Semih'in tüm statü değiştirilerek yarışmada tutulmasına tepki gösterenler de vardı, 'Çocuğun onca emeğine yazık olurdu, bir hafta kala tabii ki finalde yer almalıydı' diyenler de...
Her şeyden önce Acun ve ekibinin hakkını teslim etmeliyim; yaptıkları kural değişikliği, hakkaniyete en yakın formüldü. Bundan daha işlevsel ve adaletli bir başka yöntem bulunabilir miydi, bilmiyorum. Ayrıca final oyunlarındaki dört bileşik oyunun her birinin yarışmacılar tarafından seçilmesi de dedikoduların önünü aldı. Çünkü yarışmaların, bazı isimlerin lehine olacak şekilde seçildiği söylentileri, yıllardır Survivor'ın üzerine gölge düşürüyordu. Yeni uygulamayla bu konudaki tüm şüpheler giderilmiş oldu. Ben sadece Damla'nın 'azıcık' mağdur edildiğini düşünüyorum. Çünkü Kıbrıs'taki dört finalist arasında yer almayı haftalar öncesinde 'bileğinin hakkıyla' elde etmişti. Ama Semih'in finale dahil olmasıyla, üç yerine dört rakiple boğuşmak zorunda kaldı. Bu arada Kıbrıs'taki final koltuğuna oturma hakkı elde eden Serkay'ın karşısında Semih'in yer alacağını tahmin ediyorum. Final değil, sanki referandum olacak! (Bu yazı, dün geceki bölüm öncesinde yazılmıştır.)
Peki Semih, yarışma dışında bırakılsaydı ne olurdu? Vallahi İngiltere'nin AB'den ayrılmasından daha büyük sansasyon yaratırdı. Nereden mi biliyorum? Reytinglerden... Zira biz, geçen hafta İngiltere'nin kararının tartışıldığı bültenler ve programlar yerine yine Survivor'a kilitlendik! Eğer borsa hepten çakılıp altın fiyatları beşe katlanmadıysa; bu, Semih yarışmada tutulduğu içindir!