Havalar sıcak. Millet bütçeyi denkleştirip tatil yapma derdinde.
İstanbul' da trafik kış aylarından daha bunaltıcı. Artık bir yerden bir yere gitmek ölçüleri aşıyor. Yanınıza bir ihtiyaç kiti alıp yola öyle çıkmanız gerekiyor.
Ülke gergin, ülke hüzünlü, ülke üzgün.
Böyle günlerde magazindeki tartışmalar- haberler inanın çok tuhaf ve komik kaçıyor.
Zaten ortada magazin namına bir haber de yok.
Ya konserler, ya gece eğlenceleri ya da bikinili pozlar.
HEMCİNSİNİ EZİYOR
'Kim selülitli, kim değil?' üzerinden yürüyor bütün hayat.
Selüliti olan kendini saklamaya çalışıyor. Olmayan da, ne tuhaftır ki, kendini gösteriyor. "Bende bir gram selülit bulamazsınız" diyerek kendini ortaya atıyor.
Aslında selüliti olanı o anda eziyor, ayıplıyor, aşağılıyor. Yani tüm kadınların şikayetçi olduğu konuya karşı cepheden dalıyor.
Kadın fotoğraflarına yazılan yazılar, atılan başlıklar magazinin nerelere gittiğini de çok güzel özetliyor.
Çocuğunu alıp plaja giden Çağla Şıkel'i, ikizleriyle yüzen Tuba Büyüküstün'ü her gün fotoğraflamak biraz da rutine bağlamak oluyor.
Magazincilerin acilen yeni açılımlara ihtiyaçları var.
O da biraz haber öznesi ile konuşmaktan, konuşarak haber yapmaktan geçiyor.
Hatırlar mısınız; birkaç yıl önce yaz aylarında 'ikoncanlar' yarışı vardı. Ondan da sıkıldık, unuttuk. Süreyya Yalçın bile duruldu, artık Bodrum'da öyle rüzgar falan estiremiyor.
Gün gelecek selülit kavgaları da bitecek ama o zamana kadar nasıl dayanacağız bilemiyorum.
Çuvaldızı kendimize batırdık. Bir de öbür taraftan bakalım meseleye.
Eğer fotoğraflanmak istemiyorsanız, adresi doğru seçersiniz.
Dikkat ediyor musunuz; niçin balıkçı dendiğinde herkes Eftalya'yı tercih eder? Niçin Bodrum'da Moon Beach açıldıktan bir hafta sonra bu kadar popüler olur?
HER ŞEY PİYASA!
Niçin Bebek kafeleri vazgeçilmezdir?
Siz hiç Samatya Develi'de ya da Forsa Balık'ta yemeğe gidip de fotoğraflanan insan gördünüz mü?
Bebek'te fotoğraflanırsınız ama Bebek'ten ileriye gittiğinizde karşınıza gazeteci falan çıkmaz.
Bodrum! Orada da gizli saklı, doğa harikası, hizmeti süper, kalitesi güzel onlarca yer varken; niçin herkes Türkbükü'nde tatil yapar?
Niçin hiçbir gazetecinin giremediği Kempinski Hotel'e gitmez?
Her şey piyasadır da ondan!
Dolayısıyla şikayet etmeye, hiddetlenmeye gerek yok!