Dünyanın birçok yerinde Türk müziğini temsilen çalışmalar yapan İsmail Tunçbilek; uzun müzikal geçmişinin ardından ilk solo albümü 'Menkıbe'yi geçtiğimiz günlerde müzikseverlerle buluşturdu. Aytaç Doğan ve Hüsnü Şenlendirici ile birlikte kurduğu Taksim Trio grubuyla da müzik yapan Tunçbilek, dünyanın en iyi bağlama virtüözlerinden biri olarak gösteriliyor. 11 eserlik albümdeki tüm düzenlemeler kendisine ait. Tunçbilek, kendi besteleri ve müzisyen dostları ile ortak kaleme aldığı eserlerin dışında; Mahsuni Şerif, Neşet Ertaş gibi ustalara ait unutulmayan iki eseri de yeniden yorumladı. Sanatçıyla yeni projesini konuştuk.
Solo albüm çıkarma fikri aklınıza nereden geldi? Bu hikayenin 15 yıla dayanan bir geçmişi var. Kahire, Sina Çölü ve İspanya'da dört sene yaşadıktan sonra Türkiye'ye döndüğümde bu süreç kendiliğinden başlamış oldu. Türkiye'de ve yurt dışında yaptığım farklı projelerin ardından kendime sıra ancak geldi.
BÜYÜK SORUMLULUK
Neden sadece enstrüman çalmak yerine şarkı söylemeyi de tercih ettiniz? Bu genel olarak bir müzisyen albümü. Albümde enstrümantal eserler de var, sözlü eserler de. Aslında albümü yapmaya ilk başladığımızda şarkıları sözlü olarak yorumlamayı düşünmemiştim. Stüdyo sürecinde gönlümüzden geldiği gibi gelişti her şey.
Bu konuda herhangi bir çekinceniz oldu mu? Aslında olmadı. Zaten sahnede zaman zaman bazı şarkıları sözlü yorumladığım oluyordu. Dinleyicilerden de güzel yorumlar alıyordum. Sadece 'Kendim Ettim Kendim Buldum' ve 'Han Sarhoş Hancı Sarhoş' türkülerini dedelerden dinledikten sonra insan iki sefer düşünüyor; büyük sorumluluk. Fakat Londra Caz Festivali'nde seyirci 'Yalan Dünya' eserinde tempo tutunca, bu bana güç verdi. Bu türkülerin daha dünyalı aranjmanlarla anlatılabileceğini ve yeni kuşaklarla buluşturulabileceğini düşündüm. hiç söz yazmamıştım
Sözü ve bestesi size ait olan şarkılar var. Söz yazabildiğinizi ne zaman fark ettiniz? Aslında daha önce hiç söz yazmadım. Bu işler öyle oturup düşünmekle de olmaz, aniden dökülür ağızdan. Bunlar da öyle oldu. Özellikle 'Menkıbe', şair dostlarıma biraz sokak dili geldi. Yardımcı olmak adına birkaç yere dokunmak istediler ama ne yazıldıysa küstü eser. Çünkü o beste ve sözler bir anda döküldü ve öyle kaldı.
Söz yazmak mı, beste yapmak mı daha zor? Hepsinin kendi içinde bir derinliği var. En zoru; sözü, besteyi ve yorumu bir duygu bütünlüğünde bir araya toplamak.
Sekiz ay çölde yaşamışsınız... O deneyim size ne kattı? En başta hiçlik, sadelik ve insan olma umudu... Kısacası arınmak. Ben o süreçte arındığımı hissettim.
Taksim Trio albümlerinizin devamı gelecek mi? Elbette ki albümlerimizin devamı gelecek. Ufak ufak repertuvar düşünmeye başladık bile. Bir süre sonra Taksim Trio albümünün çalışmalarına başlayacağız; bunu buradan duyurmuş olayım.
DERDİM ÖNCE İNSAN OLMAK
Albümde özellikle Aylan bebek için yaptığınız beste oldukça dokunaklı. Siz bu şarkılarla nasıl bir mesajı vermek istediniz?
Her zaman söylüyorum; ne iş yaparsak yapalım, mevkilerimiz ne olursa olsun, biz önce insanız. Hiç bir şeyin sahibi değiliz. Önce insan, sonra sanatkar olmak derdimiz.