Gazetem
SABAH'ın Yazarlar Kulübü'nün bu ayki durağının Diyarbakır olduğunu duyunca ben de kervana katıldım.
Çünkü 33 medeniyete mekan olan Diyarbakır, 'kadim' sıfatını en fazla hak eden şehirlerimizden biri. Dünya üzerinde üç ayrı dine evsahipliği yapmış başka binalar var mı bilmiyorum ama Diyarbakır'dakilerin bazıları; önce Zerdüştler'in ateş tapınağı, daha sonra Bizanslılar'ın kilisesi, ardından Müslümanlar'ın camisi olarak hizmet vermiş. Bu çok katmanlı kültür, sadece şehrin imarına yansımamış, insanlarını da 'sanat ve kültür aşığı bireyler' haline getirmiş. Ancak gözü bu ülkenin güzelliklerinde olan emperyalistlerin maşa olarak kullandığı bir terör örgütü yüzünden, dünyada barışın ve kültürlerarası diyaloğun başkenti olması gereken Diyarbakır'ın adı, büyük bir haksızlık sonucu 'terör kenti'ne çıkmış.
KERESTEDEN JIMMY JIB YAPIYORLAR
Diyarbakır'a en son 12 yıl önce gitmiştim ve bu kez şehri tanıyamadım. Muazzam bir gelişme ve dönüşme süreci yaşanıyordu.
Mükemmel konutlar, geniş bulvarlar, parklar, göz alıcı alışveriş merkezleri, müzeler ile Diyarbakır; kanını emen HDP'li belediyeden kurtulup halka hizmetle mükellef kayyuma geçtikten sonra yeniden doğmuş. Şehirde konuştuğum herkes yarınlar adına büyük umut besliyor.
Diyarbakır Belediye Başkanı Cumali Atilla'dan bizzat dinledim:
Kente gelen turist sayısı, terör yüzünden yıllık 15 bine kadar düşmüşken, geçtiğimiz yıl bu sayının 350 bine çıkması, umutlu gelişmenin en büyük göstergesiydi. Gelecek yıl huzur atmosferinin daha da ivmelenmesiyle, bu sayının 1 milyona varması kimseyi şaşırtmayacak.
Diyarbakır İŞKUR Müdürü İsmail Koç'tan dinlediklerim ise, kentin geleceğine dair beslediğim umutları ikiye katladı.
Diyarbakır Havalimanı'nda uçağa binmek üzereyken koluma eski bir dost yapıştı. Bu dost; 10 Ocak 2010'da Türkiye'ye tanıttığım, Diyarbakırlı sinema aşığı gençlerin lideri, amatör yapımcı, senarist ve yönetmen Mehmet Yaşa'ydı. Diyarbakır'da terör ve uyuşturucunun uçurumuna yuvarlanmak üzereyken kurtarıp yüreklerine sinema aşkı aşıladığı gençlerle çektiği amatör filmler, sanal âlemde tıklanma rekorları kırmaya devam ediyor. Bilyelerden kendi şaryolarını yapıyorlar, inşaat kerestelerinin ucuna kamera bağlayıp jimmy jib haline getiriyor, oyuncak helikopterden kendi uçan kameralarını (drone) icat ediyorlar.
Mehmet ve arkadaşları, şu günlerde Diyarbakırlı gençlerin aralarında çekip Vine'da paylaştığı esprili gag'ları toplayıp montajlıyor. Görüntüler sadece Diyarbakır'ın değil, tüm Türkiye'nin dilinde. Mehmet'in hedefteki projesi ise, Diyarbakır'da sokak çocuklarının çektiği hikayelerden bir dizi ya da TV filmi yapabilmek...
Çağrım, filmlere fon dağıtan Kültür ve Turizm Bakanlığı'na...
Çağrım, Diyarbakırlı işadamlarına...
Bu çocukları potansiyel terörist ya da uyuşturucu bağımlısı olmaktan kurtarmak, Diyarbakır'da amatör bir sinema atölyesi kurmak pek çok şeyi değiştirebilir.