İtalya-Bergamo'da bir yoğun bakım ünitesini yöneten Dr. Christian Salaroli, "80 ila 95 yaşındaki bir kişi ağır bir solunum rahatsızlığıyla gelmişse büyük ihtimalle tedavi etmiyoruz. Bunlar korkunç sözler ama maalesef doğru" dedi. Ne yazık ki, İtalya'da doktorlar hayat kurtaran tedavileri kimlere uygulayıp uygulamayacaklarını seçmek zorunda kaldıklarını söylüyorlar. Çünkü ülkede ne yatak, ne solunum cihazı ne de doktor sayısı yeterli! İtalya'nın sağlık sistemi resmen çöktü. İngiliz ve Fransız hükümetleri de sağlık sisteminin yeterli olmayacağı konusunda vatandaşlarını uyarıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'hayalim' dediği şehir hastaneleri için "Ne gerek var böyle büyük hastanelere?" diyen CHP yönetimi, şehir hastanelerinin 25 yılda kamuya getireceği yükün hesabını çıkarmıştı.
Kemal Kılıçdaroğlu, yeni büyük şehir hastanelerinin yapılmasına maliyeti yüksek diye şöyle kızıyordu: "Hastane yapıyorsun yüksek maliyetler var. Yüzde 70 de hasta garantisi veriyorsun. Peki, ülkede hastalık yoksa ne yapacağız?"
Kılıçdaroğlu virüs salgınından sonra şimdi bu söylediklerine pişman mıdır?
OECD 2017 yılı verilerine göre; Türkiye hastane yatağı sayısında (225 bin) dünyada yedinci sırada. Nüfusa göre hastane yatak kapasitesi bakımından ABD, İngiltere ve Kanada bile Türkiye'nin gerisinde kalıyor!
Türkiye'de 1997'de sağlık kurumlarının toplam yatak sayısı 144 bin 984 iken bu sayı 2018'de 231 bin 913'e çıktı. Yüzde 60 büyümeden bahsediyoruz! Üstelik bu orana son iki yılda açılan hastaneler dahil değil! Avrupa ve ABD'de sağlık sorunları için büyük paralar harcamaktan şikâyetçi olan Türklerin sosyal medya paylaşımlarını mutlaka görmüşsünüzdür. Sağlık sigortası açısından da Türkiye, başta ABD olmak üzere birçok gelişmiş ülkeden daha iyi durumda.
Elbette bunlar yeterli değil, daha fazlasını yapmalıyız. Bence bu son virüs salgınından sonra yeni şehir hastaneleri açılıyor diye artık eski hastaneler de kapatılmamalı! Keşke yapılan dev şehir hastanelerine karşı çıkmayan bir muhalefetimiz olsa! Dünya koronavirüse karşı hazırlıksız yakalandı! Bizim sağlık sisteminde de sorunlar yaşanabilir ama AK Parti yerine "Ne gerek var bu büyük hastanelere?" diyen CHP başta olsaydı yanmıştık!
YOK, BÖYLE BİR SORUMSUZLUK!
Umreden ya da Avrupa'dan dönenler arasında 14 günlük karantinada kalma kuralına uymayanlar var ne yazık ki! Topluma örnek olmaları gereken bazı ünlüler ve sanatçılar bile bu kurala uymuyor! Örneğin Şeyma Subaşı ve İtalyan sevgilisi, yurt dışından döndükten sonra 14 gün kuralına uymadıkları için büyük tepki çekmişti.
Ukrayna'da bulunan ve 4 Mart'ta ülkeye dönen ünlü oyuncu Necati Şaşmaz ise boşanma aşamasında olduğu eşindeki çocuklarını almaya gitti. Ancak eşi Nagehan Şaşmaz, Necati Şaşmaz'ın koronavirüs için öngörülen 14 günlük karantina süresini doldurmadığı gerekçesiyle çocuklarını vermek istemedi. Şaşmaz, çocuklarını polis, avukat ve pedagog eşliğinde icra yoluyla aldı.
YA HABER OLMAYANLAR!
Nagehan Şaşmaz'ın avukatı, çocukların şu anda hasta olduğunu, ünlü oyuncuya test yaptırması gerektiğini söylediklerini ama bunların hiçbirine kulak asmadığını söyledi. Eğer bu suçlamalar doğruysa Şaşmaz'ın yaptığı da büyük sorumsuzluk!
Karantina kurallarına uymayanlar kendilerini uyanık sanıyorlar ama en çok zararı yakınlarındaki insanlara veriyorlar.
Bu iki olayın kahramanları ünlü olduğu için haberdar olduk! Ya haber olmayanlar ne olacak?