Ülkemizde spor denilince aklımıza önce futbol, sonra basketbol ve voleybol geliyor, satranç ise unutuluyor. Halbuki, lisanslı sporcu sayısının en fazla olduğu spor dalı; satranç. 880 bin lisanlı sporcu, Türkiye ve uluslararası arenada başarıyla mücadele ediyor.
ETKİLEYİCİ HİKAYELER
Satrancın özellikle çocuklar için faydaları anlatmakla bitmiyor. Buna, Türkiye İş Bankası'nın ana sponsoru olduğu, Türkiye Satranç Federasyonu (TSF) tarafından Antalya'da düzenlenen Türkiye Küçükler, Yıldızlar ve Emektarlar Satranç Şampiyonası'nda bizzat şahit oldum. Yarışma öncesinde TSF Başkanı Gülkız Tulay ve yaşları 8 ile 15 arasında değişen çocuklarla bir araya geldim. Babasını kaybettikten sonra İstanbul'a gelen Hataylı Ceylan Eroltu (15), satrançla hayata tutunanlardan.
Ceylan, annesine de satranç öğretmiş ve onun antrenörlük belgesi almasını sağlamış. Darüşşafaka'da okuyan Ceylan, "Satranç hayat gibi. Yaptığın hamlelerin ileride ne getireceğini bilmen ve ona göre hareket etmen lazım" diyor. Artvinli Yusuf Kaya'nın (15) hikayesi de dokunaklı. Gelişim zorluğu çeken Yusuf, iki sene öncesine kadar tekerlekli sandalyeyle katıldığı turnuvaya bu yıl yürüyerek katıldı. Yusuf "Dışarı çıkamadığım için üzülüyordum ama satrançla arkadaşlar edindim. Ailem genişledi" diyor. Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tulay ise şunları söyledi: "Bu sporun kazandırdıkları bambaşka. Sadece spor değil, yeni bir hayat demek. Satrançla sosyalleşiyorlar, analitik düşünme yetenekleri artıyor. Yenmeyi, yenilmeyi, sabrı öğreniyorlar. Hayata bakışları değişiyor."
'Seni yenersem üzülür müsün?'
9 YAŞINDAKİ
Nil Çokgezen, satranca 6 yaşında başlamış. Maça başlarken, rakibine "Seni yenersem üzülür müsün?" diye soracak kadar büyük bir yüreğe sahip. Nil, 2017'de İstanbul Küçükler Satranç İl Birinciliği finallerinde tam kazanmak üzereyken yaptığı hatalı hamleyi hakeme söyleyerek maçı kaybediyor. Ancak bu örnek davranışından dolayı Centilmenlik Ödülü ve Türkiye Olimpiyat Komitesi tarafından verilen Fair Play Ödülü'nün sahibi oluyor.