O Ses Çocuklar başladı, eski tartışmalar alevlendi. Bazı meslektaşlarım, çocuk tacizi ve tecavüzlerinin arttığı böylesine kritik bir dönemde, çocukların makyaja bulanıp ellerinde mikrofonla pop yıldızlarına özenmesini 'tehlikeli' buluyor.
Hatta içlerinde, RTÜK'ün devreye girip bu yarışmayı ekrandan kaldırması gerektiğini söyleyenler bile oldu.
Herkesin görüşüne saygım var. Ama bugüne kadar televizyonun çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri üzerine en uzman pedagogdan daha fazla sayıda makale yazmış biri olarak benim de söyleyeceklerim var.
En iyisi, sonda söyleyeceğimi en başında söyleyip rahatlayayım: 8 yaşındaki bir masum çocuğu elinde mikrofonla sahnede görünce 'tahrik olan' varsa; suç, çocukları sahneye çıkaranın değil, o sapıkları iğdiş etmeyenlerindir!
Soruyorum size; aile toplantılarının en eğlenceli kısmı değil midir, 'Hadi oğlum/ kızım bir şarkı söyle de neşemizi bulalım' demek?
Çocuk eline saç fırçasını alır, başlar şarkısını söylemeye...
Amcaları, teyzeleri de içlerinden bir tutam kötülük geçirmeden alkış tutarlar o şirin afacana...
Peki ne yapacağız? Sapıklar tahrik olmasın diye çocuklarımızı odalara mı kilitleyeceğiz?
Yani... Taşları bağlayıp köpekleri mi salacağız?
O Ses Çocuklar'ı izledim.
Hem de büyük bir keyifle... Yüzlerinde zorunlu stüdyo makyajının dışında öyle abartılı bir boya yoktu. Kıyafetleri, hal ve hareketleri de gayet özenli ve ölçülüydü.
Belki bu yarışmadan aldıkları şevk ve cesaretle konservatuvara yazılacak, ileride büyük bir sanatçı olarak karşımıza çıkacaklar da vardı içlerinde. Ayrıca bir çocuğun Tarkan'a, Sertab Erener'e, Candan Erçetin'e 'özenmesinden' daha güzel ne olabilir ki? Üstelik, önlerinde özenilmesi büyük tehlike yaratan onca kötü karakter cirit atarken...
Çocuklarımıza her türlü kuşku ve kaygı yüzünden çocukluklarını bile yaşatamayacaksak, niye yaşıyoruz ki bu topraklar üzerinde...