Sanatçılar, kullandıkları dilden tutun da ürettikleri sanata kadar topluma karşı hep sorumluluk taşırlar. Bunu şimdi niye söylüyorum? Birçok yere de haber olan Tolga Çevik'in sosyal medya paylaşımından dolayı.
Çevik, eleştiri sınırını aşan bir paylaşım yaptı geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından.
İstanbul'daki oyların yeniden sayımına dair itirazını dile getirirken yaptığı paylaşım aynen şöyleydi: 'Bence haklılar. Oylar tekrar sayılmalı, hatta Katarlılar saymalı, Suudiler onaylamalı, Suriyeliler alkışlamalı. Sonuçta İstanbul'da bizlerden fazla mülkleri var...' Çevik oy sayımını eleştirebilir, buna kimse karışamaz ama bir olayı eleştirirken Katarlılar veya Suriyeliler diyerek insanları kategorize edip, hedef göstermek doğru değil. Hele hele toplumun bir kesiminde Suriyelilere yönelik potansiyel tepki varken bunu daha da yükseltecek paylaşımlarda bulunmanın mazur görülecek hiçbir yanı yok.
Zaten seçim sürecinden dolayı mevcut gerilimin üstüne bir de böyle bir mesaj yayınlamasını, her şeyden önce sanatçı kimliğiyle bağdaştıramadım Çevik'in. Sanatçılar 'anlık' duygularla sanatlarını üretebilir ama 'anlık' duygularla politik söylemlerde bulunmamalı. Hep söyledim, yine de söylüyorum; sanatın birleştirici gücüne en çok da böyle dönemlerde ihtiyacımız var. Ayrıştıran, bölen değil, birleştiren olmalı sanatçılarımız, aydınlarımız. Toplumsal nefret ve öfkeyi kabartan söylem ve mesajlar vermek yerine diyaloğa, sağduyuya davet etmeliler toplumu. Sadece sanatçılar, aydınlar değil; elbette siyasetçiler de aynı hassasiyeti göstermeli toplumsal beraberliğimiz için.