İki hafta önce Aslıhan Doğan ile evlenen futbolcu Arda Turan, Nişantaşı'nda eşine yöneltilen bir soru üzerine, muhabire "Senin kafanı gözünü kırarım" demiş.
Çiçeği burnunda çift, Nişantaşı'nda bir restoran çıkışında muhabirlerin sorularını yanıtlarken, içlerinden biri "Aslı Hanım, eşinizin evinde düzenlenen sade bir törenle evlendiniz. Hayalinizdeki düğün nasıldı?" diye sormuş.
Aslıhan Doğan bu soru üzerine elini ağzına götürüp fermuar işareti yaparak konuşmayacağını ima etmiş.
Muhabir, bu jest üzerine ikinci soruyu yöneltmiş:
"Arda Bey konuşma yasağı mı getirdi?" Soru, Arda'yı çılgına çevirmiş. Muhabire "Edepli ol, ne demek yasak? Senin kafanı gözünü kırarım, karımla konuşuyorsun" diye bağırmış.
Birincisi, muhabir hiç de 'edepsizlik' yapmamış, sorması gerekeni sormuş. Arda eğer birine kızma ihtiyacı duyuyorsa, eve gidince eşine sitem etmeli, "Yahu niye gazetecilere malzeme veriyorsun?" diye. Çünkü bu soruya Aslıhan Doğan çanak tutmuş. Zira o 'ağzına fermuar çekme hareketi', herkeste merak uyandırır. Hele ki karşınızdaki kişi, ünlülerin her kelimesinden, her mimiğinden haber süzmesi 'mesleki zorunluluk' olan bir magazin muhabiriyse...
Ayrıca dünyanın her yerinde, içinde hakaret ve küfür yoksa, gazeteciler her soruyu sorar. Ona yanıt verip vermemek ya da vereceği akılcı bir yanıtla o muhabire kontrataktan gol atmak, muhatabın tercihidir. Şahsen burada Arda'nın namusuna, şerefine halel getirecek bir soru göremedim.
Arda'nın garip tepkisine de bir anlam veremedim.
İkincisi, Arda'nın bir gazeteciye yönelik "Senin kafanı gözünü kırarım" sözü açık bir tehdittir ve hukuki açıdan suç oluşturduğu için yaptırım gerektirir. Eğer Arda bu suçu bir dönem futbol oynadığı İspanya'da işleseydi; savcılardan önce basın kuruluşları devreye girer, onu teşhir eder, hatta ortaklaşa bir deklarasyonla onu ülkede istenmeyen adam ilan eder, gerisini de mahkemelere bırakırlardı.
Arda dua etsin ki, bu sözler Türkiye sınırları içinde ağzından döküldü.
Üçüncüsü, Arda tamamen kendi inisiyatifiyle bir 'magazin objesi' haline gelmiştir.
Barcelona'ya transfer olduğu, işlerin pek iyi gittiği günlerde magazin muhabirleri ile 'kanka' olup rüzgar tersine döndüğünde 'gider' yapmak, bizim alıştığımız 'Arda samimiyetine' hiç mi hiç yakışmıyor.