Geçen perşembe üç saatlik rötarla gittim Şam'a, üç saatlik rötarla da döndüm. THY'ye sevgilerimi iletirim, kendimi gerçekten 'yıldız' gibi hissettim! Derdim neydi de Şam'a gittim, değil mi? Zaten Şam'a gideceğimi duyan herkes, "Neden Londra ya da Paris değil de Şam?" diye abuk sorular sorup durdu. Daha önce de yazdım; merakım var benim Doğu ve Ortadoğu'daki otantik, egzotik, mistik ve kelimenin sonunda 'tik' barındıran her türlü bölgeye! Bana Lübnan desinler, Kudüs desinler, Mısır, Şam desinler atlayıp gidiyorum; o derece. Birbirine benzeyen Avrupa şehirlerinden bıktım mı nedir... İlginç gelmez oldular, şaşırtmıyorlar, hiçbir sürprizleri yok. Neyim ben şimdi, anormal falan mı? Neyse, 'Şam ne kadar otantikti peki?' diyeceksiniz şimdi... Türkiye'nin 10-15 yıl önceki haline gidiniz; o kadar otantik ve ilginç işte! Eski ve geri kalmış denebilir daha çok, otantik değil de demode sanki epeyce. Ve büyük iddiayla şunu söylemeki isterim ki; Mardin bin basar bu kente. Ama onlar 'tarihin beşiği, Doğu'nun turizm merkezi' diye ülkelerini satarken, bizim elimiz armut topluyor ne yazık ki! En iyisi ben, 'Allah bir daha düşürmesin' diye ekleyerek tane tane anlatayım olan biteni size:
Bir kere ve öncelikle telefonunuzun ayarlarıyla oynamayınız! Çünkü SyriaTel tam evlere şenlik! Ne cepten internete girmek mümkün, ne de twitter'mış, facebook'muş havalı icatlara. O memlekette yok öyle şeyler! Sorduk, 'telefonun çektiğine dua edin' dediler, eyvallah dedik.
Şam'ı sıcak bilirdim, meğer marttan sonra ısınırmış. Afedersiniz popomuz dona dona, burnumuzu çek çeke, eldiven ve berelerle dolaştık hep. Saat başı kendimizi bir kafeye atıp nargile dumanları arasında ısınmaya çalıştık! Böyle kuru soğuğu o karlı günlerde bile görmedim...
Şam'ın en gezilmeye değer yeri Eski Çarşı. Daracık sokakları, her biri restorana çevrilmiş eski konakları var; Mardin'i andırıyor. Ama bu konakları ısıtmak ayrı bir sorun; donduk valla resmen donduk!
Başörtülüsü de, başı açığı da kadınlar hepten ilginçti. Nasıl süslü, nasıl makyajlı hepsi! Hani eskiden dudak kenarına koyu renk kalemle çerçeve çizip bordo rujlar sürülürdü ya, ciğer gibi. İşte dudaklar öyle. Boşuna mı diyorum, bizden 15 yıl öncesi ama tıpkı biz! Bütün gözler de sürmeli gibi, simsiyah.
Başı kapalı kadınların bizden bir farkı da, başı açıklar kadar serbest ve özgür olması. Gece ikide barlara gidebiliyorlar, kız kıza. Bizim rehber Rezzan, "Bizim türbanlılar üniversiteye de gidebiliyor" diyor, kalakalıyoruz öylece.
Suriye'de üç oteli bulunan Dedeman'da kalıyoruz Şam'da. İlk gece Dedeman otelinin birinci yıl kutlaması var. Hah, Şam sosyetesini de yakından tanıma fırsatı işte! Ben 'minilerle acayip mi dururuz' diye düşünürken; baktım, ooo olay bitmiş burada... O gece kıyafetleri, süsler, pullar, makyajlar saçlar Bülent Ersoy'da bile yoktur, inanmam!
Sabah kahvaltısında Dedeman Şam'ın genel müdürü Birol Kaymas'la tanışıyorum. Yıllarca Uzakdoğu'daki otellerde çalışmış, Almanya'da eğitim almış, başarılı biri. Suriye'de turizmin ve hizmet anlayışının gelişmesi için Suriye Turizm Bakanlığı ile sürekli temasta. İşi bilen birinin olaya el atması süper iyilik olur Şam için bence de.
Şam'dan beklemediğim kadar başarılı bir SPA'sı var Dedeman'ın. Soğuktan donmuş, yorulmuş bünyelere ilaç niyetine!
Yanınızda Türkçe bilen rehber en akıllıca şey olur! Çünkü Arapça yazılardan serseme dönüyorsunuz, Arapça yemek isimlerini falan mümkün değil anlamıyorsunuz.
Söylemeye gerek yok Türk dizileri çok ünlü. 'Kıvanç Tatlıtuğ modası geçti' diyor Rezzan. Garsonlar servis yaparken, 'Kurtlar Vadisi' muhabbeti yapıyor arada...
Kahveleri çok acı! Türk kahvesi de isteseniz, aynı acı kahve!
Bazı Türkçe kelimelerin Arapça ile aynı olması uzun bir muhabbet konusu oluyor haliyle. Rehberin durup durup 'Valla I don't know' demesi literatürümüze girdi bile!
Hamidiye Çarşısı denilen Kapalı Çarşı, şekil olarak bizimkinden farksız ama feci döküntü. Gezmeyen bir şey kaybetmez.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın fotoğrafları evlerin balkonlarında, havaalanında, her yerde asılı. Hatta cep telefonlarında ekran resmi yapıldığını bile gördüm, o kadar çok seviyorlar.
Bu yazıya rağmen ille de Şam'a gidecekseniz, Eski Çarşı'nın girişinde Narenge isimli restoranı tavsiye edebilirim size. Bütün turistlerin uğrak yeri, geleneksel her tür yemek var ve servis gayet iyi.