Bugünler de bitecek elbet. Hep birlikte atlatacağız bu musibeti evvel Allah... Şimdilerde pek çok sektörde büyük ekonomik sıkıntılar yaşanıyor doğal olarak. Ama salgının ardından yıldızı parlayacak, paraya para demeyecek sektörler de var. Hangileri mi? Sıralayayım:
Kuaförler, berberler, güzellik salonları, estetik merkezleri 15 gün sonraya randevu verecek kadar yoğunlaşacak mesela. Diyetisyenler, spor salonları talebe zor yetişecek. Çünkü evde 'şişen' insanları birilerinin indirmesi gerekecek. Spor ve outdoor malzemeleri satanlar ihya olacak. Çünkü insanlar dört duvar arasında geçirdikleri günlerin acısını çıkartmak üzere kendilerini spora, denize, havuza, dağa, bayıra vuracak. Sigara bırakma yöntemleri için danışmanlık yapanlar, sigarayı bırakmaya yardımcı olan aparatlar, ilaçlar, tedaviler sunanlar da çok revaçta olacak. En büyük patlamayı ise turizm sektörü yaşayacak. İnsanlar salgın sırasında iptal ettikleri turlara fazlasıyla talep gösterecekler. Tabii psikologlar, psikiyatrlar, danışma merkezleri de büyük yoğunluk yaşayacak. Travmayı atlatmak için pek çok insan psikolojik danışmanlık talep edecek. Özellikle evlilik danışmanları başını kaşıyacak zaman bulamayacak. Çocuk oyun merkezleri, oyun evleri ve açık hava etkinlik alanları, evde enerji küpü haline gelen çocukların hücumuna uğrayacak. Ve... Anlaşılan o ki, boşanma avukatları davalara yetişemeyecek...
Yavaşlayan dünya, eskisinden daha hızlı dönmeye başlayacak. Emin olun...
Bitecek ama izi kalacak
Bugün "Korona belası bitti" deseler, insanların toplu halde bulunduğu yerlere, örneğin AVM'lere maskesiz gider misiniz? Sinemada bitişik koltuğa birinin oturmasına izin verir misiniz? Market poşetlerini hemen içeri alıp buzdolabına yerleştirir misiniz? Tıkış tıkış toplu ulaşım araçlarına maskesiz binmeye cesaret edebilir misiniz? Eskisi gibi sarılıp, öpüşerek selamlaşır mısınız? El öper misiniz?
Virüsün akıbeti ne olursa olsun, bunlar artık mazi oldu. Koronavirüs ne zaman hayatımızı terk eder, bilinmez. Ama adım kadar eminim ki, korkusu ilelebet ruhumuzda yaşayacak.
Kahve tiryakileri dikkat!
Tıpla ilgili şaşırtıcı açıklamaları hep Prof. Canan Karatay'dan duymaya alışmıştık ki, bu kez sürpriz Gürkan Kubilay'dan geldi.
Çağla Şıkel'in programında kahve alışkanlığı konusu işlenirken, Gürkan Kubilay "Kahve aslında bir zehirdir" dedi. Eminim, o sırada ekran başında kahve içenlerin yudumları boğazlarına dizilmiştir. Kubilay şöyle açıkladı: "Kahvenin ana etkin maddesi olan kafein aslında bazı bitkilerin zararlı böcekleri kendilerinden uzaklaştırmak ve onları zehirlemek için salgıladıkları bir maddedir. Asla günde iki fincandan fazla içilmemelidir." Haydi, buyurun buradan için bakalım!..
Kubilay'ın şaşırtıcı açıklamaları bununla da kalmadı. Dedi ki, "Uyanık kalmak için kahve içmek yerine elma yiyin. Çünkü elmanın uyarıcı etkisi, kahveden kat be kat fazladır."
Her yer Kenan İmirzalıoğlu
Pazartesi akşamı neredeyse hangi kanalı açsam, karşıma Kenan İmirzalıoğlu çıktı. Atv'de ünlü oyuncunun sunduğu Kim Milyoner Olmak İster? devam ederken, FOX'ta İmirzalıoğlu'nun başrolünü üstlendiği Cingöz Recai filmi vardı. Diğer pek çok kanalın reklam kuşağında ise Puhu TV'de başlayan ve İmirzalıoğlu'nun başrolünde yer aldığı Alef dizisinin tanıtımları dönüyordu.
Hem yakışıklı, hem iyi yürekli, hem çalışkan, hem de mükemmeliyetçi... Eh, böyle olunca kapış kapış gitmesi de çok normal değil mi?
Gaf'let kürsüsü
Biz ABD'ye iki uçak dolusu sağlık malzemesi gönderirken, onlar ne yaptı dersiniz? Suriye'deki PKK ve YPG teröristlerine kamyonlarla maske dağıttı!
Zap'tiye
Atatürk, bir tek ağacı kesmemek için Yalova'daki köşkünü 15 metre yürütmüştü. Sözde Atatürkçü yazar Yılmaz Özdil ise kaçak inşaatla Bodrum'daki villasını denize doğru yürüttü. Eee, yürütmek var, 'yürütmek' var!
Ne demiş?
Kanal D Ana Haber sunucusu Buket Aydın, eşek yavrusunu köpeklerine parçalatan gencin haberinden sonra isyan etti: "Bu caninin anasına babasına sesleniyorum. Onu evlatlıktan reddedin. Çünkü sizi de rezil etti. Allah belanı versin. Seni cehennem bile almayacak!.."