Beş yıl önce Emre Kınay'dan boşanan, geçen yıl evlendiği Tolga Karakaş'la mutlu bir evliliği olan eski manken ve oyuncu Emine Ün; çocukluğundan bu yana hayalini kurduğu sahne deneyimini yaşamaya hazırlanıyor. İki yıl önce önemli bir rahatsızlık geçiren ve ölümden dönen Ün'le; üç şarkılık 'Nazar' adlı single'ını ve hastalık sürecini konuştuk.
Yıllar önce mankenlikten oyunculuğa geçiş yaptınız, şimdi de birdenbire karşımıza şarkıcı olarak çıktınız. Nasıl oldu bu değişim?
Aslında bu yeni bir değişim değil. Çocukluğumdan bu yana şarkı söylemeyi severdim. Ancak sektöre girdiğim ilk yıllarda, oyunculuk ağır bastı. Başrol oynadığım projelerin set saatleri uzun sürünce bir türlü şan derslerine başlayamadım. Sonra evlendim, bir de çocuğum olunca, bu hayalimi tamamen askıya almak zorunda kaldım. Bunca yıldan sonra hayalimin gerçekleşeceği aklıma gelmezdi.
Albümden biraz bahseder misiniz?
Üç şarkılık bir single. Albümün her şeyiyle Taşkın Sabah gibi bir üstat ilgilendi. Şahane bir sesim yok ama gelişebilecek bir ses olduğunu düşünüyorum. Yıllar önce çıkış yapan isimlerin şimdiki şarkı söyleme tarzlarına bak; arada çok büyük farklar var. Ben de kendimi geliştirebilirim. Sesimi beğenen beğenir, beğenmeyen beğenmez. Önemli olan; 12 yıldır uzak olduğum bir camiaya yeniden girerken insanların beni unutmayıp sevgi göstermesi.
Bu arada neler yaptınız? Kızım Duru benim hayatımın anlamı, iyi ki onu doğurmuşum. Çünkü o benim hayata bakış açımı tamamen değiştirdi. Onu en iyi şekilde yetiştirmek, büyüme sürecini de adım adım görmek istedim. Duru çabuk olgunlaştı ve hiç şımarık büyümedi. Henüz 10 yaşında ama onunla siyaset, moda konuşabiliyorum. Bu yüzden çok şanslıyım.
Sesinizi dinleyip yorum yapanlar oldu mu peki?
Öncelikle kimseden tebrik telefonları beklemedim. Çünkü yıllardır bu camiadayım; birileri bir şey yaptığında, kimse kimseyi aramaz, kimse kimseye destek olmaz. Yolda ya da bir davette karşılaştığımızda ise kimse kimsenin yüzüne karşı işini kötülemez. Bu yüzden klasiktir; "Çok güzel olmuş, beğendim" derler. Şu an insanların tek derdi; canlı şarkı söylemem. Tek dertleri bu olsun.
RUHEN VE BEDENEN YORULDUM
Eşiniz şarkı söyleme istediğinizi nasıl karşıladı?
Eşime geçirdiğim beyin rahatsızlığından sonra artık eğlenmek istediğimi, hayatımın ikinci döneminin başladığını söyledim. O da bu düşünceme saygı duydu. Çok zor günler geçirdiğimi, neler yaşadığımı en iyi bilenlerden biri. Ben ölümün kıyısından döndüm, ruhen ve bedenen çok yoruldum. Aylarca insanlara, hatta üst komşuma bile hayatımla ilgili açıklama yapmaktan yorulmuştum. Artık kimin, ne dediğiyle değil, işimle ilgileniyorum.
Düğününüzün eski eşiniz Emre Kınay'la evlendiğiniz otelde olması da çok tartışıldı, öyle değil mi?
50 kişilik, küçük bir düğün istiyorduk. Bizim yapmak istediğimiz düğüne en uygun otelin orası olduğuna karar verdik. Gelinliğimin bile aynı olduğunu söylediler; büyük yalan. Eski fotoğrafımla yenisini yan yana getirseler, bunun saçmalık olduğunu anlarlar.
Duru boşanmadan etkilendi mi?
Emre ile iki medeni insan gibi ayrılmaya karar verdik. Duru ile ilgili önemli bir şey olduğunda görüşüyoruz.
RAHATSIZLANMAMDA BOŞANIRKEN YAŞADIKLARIMIN ETKİSİ ÇOK BÜYÜK
İki yıl önce önemli bir rahatsızlık yaşadınız. Bu rahatsızlığa Emre Kınay'dan boşanma sürecinde yaşadığınız sıkıntılar mı neden oldu? Elbette onların büyük etkisi olmuştur, çünkü bu tarz fiziksel travmalar birden bire olmuyor. Psikolojik iniş-çıkışlar çok etkili oluyor. Geçen yıl annem, kızım ve ben tatile gittik. Döndükten sonra Ankara'ya tek başıma arabamla gittim. O zamana kadar herhangi bir şeyim yoktu. Derken bir gün Tolga ile arabada giderken, birden bire beynimden 'çıt' diye bir ses geldi. Tolga'ya "Beynimden bir ses geldi" dedim. O sesin ardından inanılmaz bir baş ağrısı başladı. Hastaneye gitmekten hoşlanmadığım için ağrı kesicilerle günü kurtarmaya çalıştım ama şiddeti artınca normal bir kliniğe gittik. Herhangi bir şey çıkmadı.
FELÇ KALMA RİSKİM VARDI
Eve döndük, üç gün boyunca ağrı çektim. Ardından bir süre sonra yine arabadayken fenalaştım. Ayaklarımdan yukarıya doğru bir şeyin vücuduma yayıldığını hissettim. Tolga hemen beni hastaneye yetiştirdi, yoğun bakıma alındım. 15 gün tedavi gördüm. Çıktığımda geçici felç olma durumum vardı ama inançlarımın yardımıyla atlattım. Bana bir şey olursa kızım ne yapar diye o kadar çok düşündüm ki... Tek derdim kızımdı. Allah sesimi duydu, çok şükür atlattım.
ARTIK KIZIM VE KOCAMLA KÜÇÜK BİR DÜNYAM VAR
Tolga Bey'in kızınızla ilişkisi nasıl?
Tolga çok doğru bir baba; kendi kızıyla çok iyi anlaşan, ona karşı son derece duyarlı. Kızım Duru ile aralarının iyi olması da benim için çok önemliydi. Neyse ki Tolga, kızıma iyi bir abi oldu. Boşanma süreçlerinden çocuklarımızın etkilenmemesine özen gösterdik. Tolga'nın kızı ile Duru'nun araları da çok iyi. Her şey geride kaldı. Artık çocuğum ve kocamla küçük bir dünyam var. Gece hayatımız yok, düzenli bir aile hayatımız var. Kimsenin dedikodusunu yapmayız, kimsenin hiçbir şeyinde gözümüz yoktur ama maalesef insanların bize çok gözü değiyor. Sırf bu yüzden CD'nin içine nazar boncuğu koydurdum.
HASTALIK DÖNEMİNDE EŞİMLE BİRBİRİMİZE DAHA ÇOK KENETLENDİK
Bu olay eşinizle ilişkinizi nasıl etkiledi?
Ben hastanede yatarken ne olacağımı, durumumun nereye gideceğini bilmezken, herkes endişeli bir şekilde beklerken; Tolga bana "Ömrümün sonuna kadar sana bakarım, senin yanında olurum" dedi. Onun bu sözleri ve dediklerini davranışlarıyla da hissettirmesi beni gerçekten çok etkiledi. Kendi kendime "Evet, benim evleneceğim doğru insan kesinlikle Tolga'dır" dedim. Bu hastalık dönemi bizim birbirimize daha fazla kenetlenmemizi sağladı, zorlukları birlikte nasıl aşabileceğimizi gösterdi.