İmplant tedavisi için gerekli olan bazı önemli unsurlar bulunmaktadır. Bunların en önemlisi, yeterli kemik miktarı ve yoğunluğutur. Çünkü implantlar, belli bir yükseklik ve genişliğe sahiptir. Kemiğin niteliği de başarılı bir implant tedavisi için önemli bir koşuldur. Bir diğer önemli husus ise diş etlerinin sağlıklı olmasıdır. Nasıl ki doğal dişleriniz ağız sağlığından etkileniyorsa, bu durum implantlar için de geçerlidir. Yeterli ve nitelikli kemik miktarı ve sağlıklı diş etleri implantın başarısını etkiler.
ÇENE KEMİĞİNİZİ KORUR
Dişler, çene kemiğini besleyen organlardır. Dişin eksilmesi halinde çene kemiği desteğini yitirir ve çiğneme esnasında dişlerin çene kemiğine yaptığı basınç ortadan kalkar. Bu da eksik dişin olduğu bölgede kemik erimesine sebep olur.
Klasik tip protezler, diş kökünün yerini tutmadığından kemik erimesi bu durumda da devam eder. İmplantlar, diş kökleri gibi çene kemiğini destekler ve diş üzerinde oluşan basıncı çene kemiğine iletirler. İmplantlar, diş kökünü taklit eden yapılar olduğundan kemik ve çevre dokular, doğal diş kökünü kavradığı gibi implantı sarar. Bu sayede kemik erimeleri engellenir.
Siz de aşağıdaki problemlerden bir veya birkaçını yaşıyorsanız implant sayesinde tüm bu sorunlardan kurtulabilirsiniz...
Damağınızı kaplayan protezlerle tat almakta zorlanıyorsanız...
Protezlerinizi yıkarken sık sık elinizden düşüp kırılıyorsa...
Kullandığınız hareketli protezler konuşmanızı bozuyorsa...
Yemek yerken protezlerin altına gıda artığı kaçıyor ve kötü koku oluşuyorsa...
Her istediğinizi dişlerinizden dolayı yiyemiyorsanız...
Kullandığınız köprü ayakları ağrı yapıyorsa...
Hareketli protezleriniz her gün ağzınızın başka bir yerinde buruk yapıyorsa...
Alt-üst protezlerinizi yapıştırıcı olmadan kullanamıyorsanız...
Ön tek diş eksikliğinde köprü yaptırdığınızda doğal görünümün bozulacağını düşünüyorsanız...
Bir ya da birden fazla dişiniz eksikse...
Eğer hiç dişiniz yoksa...
Çenenizin arka tarafında diş eksikliği varsa...
Diş eksikliği sonucu kemik erimesinden korunmak istiyorsanız...
Diş eksikliğiniz giderilirken sağlam dişlerinize dokunulmasın diyorsanız...
GÜLÜŞÜNÜZÜ SEÇEBİLİRSİNİZ
Eğer gülüşünüzden memnun değilseniz; çekici, entelektüel veya sportif gülüşten birisini seçerek güzel bir gülüşe sahip olun. Gülüş tasarımı yapılırken; yüz hatları, yaş, cinsiyet, dişlerin sıralanışı ve rengi, diş etleri, dudaklar, gülüş simetrisi belirleyici özelliklerdir.
Genel olarak gülüş ifadeleri üç ana başlıkta toplanır:
ÇEKİCİ GÜLÜŞ: Ön dişlerin yan dişlere göre uzun olduğu düşük dizayndır. Bu dizayn; genç, dinamik ve çekici bir gülümseme kazandırır. Daha çok genç yaştaki bireyler için uygundur.
ENTELEKTÜEL GÜLÜŞ: Entelektüel gülümsemede, dişler yatay düz bir çizgi şeklinde sıralanır. Bu gülüş, yüze olgun ve bilgili bir ifade verir.
SPORTİF GÜLÜŞ: Orta kesici dişlerin, yan dişlerden çok az miktarda uzun olduğu gülüştür. İfadede hem entelektüel, hem de çekici gülüş havası vardır. İçten ve sıcak bir ifade kazandırır.
'Altın oran' olarak adlandırılan phi (Q=1.618…), doğada var olan kusursuz geometrinin sayısıdır. Gülüş tasarımı yapılırken de tam bir simetri sağlamak amacıyla, bu oran kullanılır. Bu kurala göre; üst kesici dişlerin yükseklik ve genişlikleri, yüzün yükseklik ve genişliğinin 1/16'sı olacak şekilde tasarlanır.
YATAY HİZALAMA: Doğal ve estetik bir gülüşte göz bebeklerinden geçen hat ve dişlerin ortasından geçen hat paraleldir.
YÜZDE SİMETRİ: Ön kesici dişlerin şekil ve boyutlarındaki uyumsuzluk kolayca fark edildiğinden, bu dişlerde simetri sağlanması önemlidir. Simetri, ideal bir gülüş sağlanırken, çekicilik de katar.
GÜLÜŞ HATTI: Ön dişlerin kesici uçlarını birleştirecek şekilde çizilen eğri ile alt dudağın eğriliği ne kadar uyumlu olursa, kişi o kadar genç bir gülüşe sahip olur.
DİŞ ETİ HATTI: Gülümserken görünen diş eti hattı, üst dudak çizgisine paralel olduğunda, ifadeye anlam katar.
GÜLÜŞ GENİŞLİĞİ: Estetik bir gülüş için, arkadaki dişlerin de belli oranda görünmesi gerekir.
KÖPRÜYE ALTERNATİFTİR
Arkası dişsiz sonlanan çenelerde, köprü yapımı için gerekli diş bulunmadığından klasik köprü tedavisi olanaksızdır.
Bu nedenle, dişsiz sonlanan çenelerde klasik yöntemlerde hareketli protez uygulanır.
Arkadaki dişsiz bölgeye yerleştirilen implantlar sayesinde hareketli protez yerine sabit protezler yapılabilmektedir.
Yan yana bulunan birden fazla dişin eksikliğinde ise dişsiz bölgenin başında ve sonunda doğal dişler bulunsa bile yapılacak köprü çok uzun olacağı için kıvrılma ve esneme olasılığı vardır.
Ayrıca köprü ayağı olarak kullanılacak dişler de çok fazla kuvvete maruz kalacağından yapılacak köprü uzun ömürlü olmayacaktır. İmplant tedavisi, uzun dişsiz bölgelerde daha fonksiyonel ve uzun ömürlü bir protez yapımına olanak sağlar.
PORSELEN LAMİNE
Porselen lamine uygulaması, birçok diş bozukluklarında pratik bir kozmetik çözümdür. Laminat kaplamalar da, estetik sorunları olan ön dişlerde, porselenden hazırlanan tabakanın dişlerin ön yüzlerine yapıştırılmasıyla bu sorunların giderilmesini amaçlayan bir tedavi şeklidir. Çoğu durumda sağlam yapıları ve bozulmayan renkleriyle dişlere doğal bir güzellikle birlikte, doğal bir işlev kazandırmak için yeterlidir.
Laminate veneerlar, dişlerin ön yüzlerine yapışan porselen yapraklardır.
Yapılabilecek en konservatif (koruyucu) tedavilerdendir. Ortalama 0.3-0.7 mm. diş dokusunu uzaklaştırmak yeterlidir.
Daha sonra veneerler, istenen renk ve formda hazırlanır ve yapıştırılır. Çok ince olmaları ve metal içermemeleri sebebiyle estetik olarak çok başarılıdır.
Porselenden imal edilen bu kaplamalar; ince, yarı geçirgen bir tabakadır. Mevcut bir diş üzerine hassasiyetle hazırlanıp yerleştirilirler.
Laminate veneer kaplamaların yapıları çok incedir, ışık geçirgenlikleri yüksektir. Bu açıdan doğal diş görünümü verir.
Metal alt yapı içermez, bu da doğal görünüme katkı sağlar.
Bakımı yapıldığı takdirde uzun ömürlüdür.
Doğal dişlerden daha pürüzsüz yüzeye sahip olduklarından, üzerlerinde bakteri plağı birikimi zorlaşır.
Renklenmeye karşı dayanıklıdır.
Küçük dokunuşlarla elde edebileceğiniz en estetik uygulamaların başında gelir. Laminate veneer kaplamaların başlıca uygulama alanları şu şekilde özetlenebilir:
Renklenmelerde, diş beyazlatma gibi metotlarla sonuç alınmayan ileri derecedeki antibiyotik, flor vb. lekelerinde, kalıtsal yapı ve renk bozukluklarında.
Kırık veya aşınmış dişlerin restorasyonunda.
Rengi ve yapısı bozulmuş eski dolguların düzeltilmesinde.
Çapraşık ve eğri dişlerin düzeltilmesinde.