Son yıllarda beni en çok etkileyen belgesele cumartesi gecesi National Geographic People kanalında tesadüfen rastladım. Emmy ödüllü yönetmen Nick Spark'ın imzasını taşıyan 'Sağ Ayağım' adlı biyografik belgesel, doğuştan iki kolu olmayan Jessica Fox'un 'muhteşem' hayat hikayesini anlatıyordu.
ABD'ye göç eden Filipinli bir ailenin üçüncü çocuğu olan Jessica'yı annesi 'diğer iki kardeşinden farksız' büyütmeye karar verdi. Belki de 'bir kahramanın' yaratılması, bu kararın sonucuydu. Jessica, 13 yaşında takılmak istenen protez kolları reddetti. "Kendi vücuduma ait olmayan çelik kancalarla ben olamam" demesi, daha sonra bir özgüven abidesi haline gelmesinin ilk ipuçlarını veriyordu. Bütün dikkatini sağ ayağına verdi. Kendisini öyle geliştirdi ki; sadece sağ ayağını kullanarak yemek yemeye, dişlerini fırçalamaya ve diğer tüm ihtiyaçlarını karşılamaya başladı. Bir dönem sinemada izlediğim ve beni son derece etkileyen 'Sol Ayağım' filminin gerçek kahramanı gibiydi.
Ama Jessica bunlarla yetinmedi. Sadece sağ ayağını kullanarak otomobil kullanmaya başladı ve ehliyet aldı. Artık her yere tek başına gidebiliyordu. Bir gün insanlara motivasyon semineri verdiği toplantıda yanına bir pilot eğitmeni geldi. "Uçmak ister misin?" diye sordu. Jessica tereddütsüz kabul etti. Yaklaşık bir yıl boyunca çalıştı, çabaladı, azmetti ve pilot brövesi alıp 11 Mayıs 2008'de 'kolları olmamasına rağmen tek başına uçabilen ilk kadın pilot' oldu.
Jessica aynı zamanda siyah kuşak bir tekvandocuydu. Bir gün tekvando hocasıyla arasında bir duygusal elektriklenme olduğunu fark etti. İkili, birbirlerine sevdalanmışlardı. Jessica ağır bedensel engeli olan bir genç kızın da, 'evlilik hayaline' kavuşabileceğini kanıtlamıştı. Evlilik törenlerinde ikili, kendi buluşları olan bir dans koreografisi sergileyip davetlilerden büyük alkış aldılar. Patrick, eşine yüzük takamadı tabii ki. Ama daha iyisini yaptı. Eşinin uzattığı ayak bileğine pırlanta bir halhal taktı... Sıra düğün çiçeğinin, bekar kızlara atılmasına gelmişti. Jessica o meşhur sağ ayağıyla enfes bir 'röveşata' yaptı... Gördüğüm en duygulu ve anlamlı düğün töreniydi.
Jessica şimdilerde Afrika'dan Uzakdoğu'ya kadar tüm dünyayı dolaşıp orada karşılaştığı engellilere moral ve yaşam enerjisi aşılıyor. 'Engelli olmanın insana asla engel olamayacağını' herkese öğretiyor. Sadece engelliler mi? Büyük holdinglerin CEO'larına 'motivasyon ve kararlılık' seminerleri veriyor. Dünya 'yaşamayı', kolları olmayan bir genç kızdan öğreniyor.
Belgeselin sonunda Jessica'nın söylediği söz ise adeta bir yaşam felsefesi olarak beynime mıhlandı:
"Bugün bana seçme şansı verilse, kollarım olmasını istemezdim. Çünkü bu sayede pek çok insanın hayatına DOKUNDUM!"