Dünyanın önde gelen yıldızları arasında yer alan Catherine Zeta-Jones, Lifetime kanalı için çekilen 'Cocaine Godmother' filminde gelmiş geçmiş en büyük kadın suçlulardan biri olarak kabul edilen uyuşturucu baronu Griselda Blanco'yu canlandırıyor. Jones; 2018'de Türkiye'deki Lifetime kanalında da gösterilecek olan filmin tanıtımı için, geçtiğimiz günlerde Fransa'nın Cannes kentinde düzenlenen içerik fuarı MIPCOM'a katıldı. Biz de Jones ile Cannes'da buluşup yeni filmini ve güçlü kadın olmayı konuştuk...
'Cocaine Godmother' filminde canlandırdığınız Griselda Blanco, azılı bir suçlu ama aynı zamanda çok güçlü, erkekler dünyasında fırtınalar estirmiş bir kadın. Sadece bu özelliği bile ona saygı duymanızı sağladı mı?
Aslına bakarsanız, Griselda ile aramda ortak
bir yan bulmam, onunla bağ kurmam çok zor.
Tanrıya şükürler olsun ki onun dünyasıyla
hayatımda hiçbir ilişkim olmadı. Ama Griselda
o kadar çok zorluklar yaşamış ki; şiddet görmüş,
tacize uğramış, hayat kadınlığına zorlanmış…
Eminim ki tüm bunlar onda psikolojik travmalara
neden olmuştur. Sanırım bir suçlu olmaktan
başka çaresi kalmamış, yani yapabileceği tek işi
yapmış gibi geliyor bana. Yani ne kadar suçlara
bulaşmış olsa da ben Griselda'yı seviyorum.
Tüm o acımasızlığı anlaşılabilir yani…
Evet, acımasızmış ama erkekler dünyasında
varolabilmesi için de başka şansı yokmuş sanırım.
Ben güç ya da para kazanmak için uyuşturucu
dünyasının içinde olmayı asla düşünemem
ama yaşadığı her şeye rağmen kazandığı güçten
dolayı kendisine bir çeşit saygı duyduğumu
da söylemem gerekiyor. Çünkü düşünürseniz,
bırakın o dönemi, günümüzde bile dünyadaki
hemen her sektör erkekler tarafından
yönetiliyor. Bir kadının, hem de o
kadar zorlu bir suç dünyasını
domine etmesi, o gücü çok
uzun süre elinde tutması
müthiş bir şey.
Sizce seyirci Griselda'yı, sizin kadar sevecek mi?
Filme başlamadan
önce
yaptığımız toplantıda
'Seyircinin
Griselda
ile bağ kurmasını
nasıl sağlayacağız?'
diye konuşuluyordu,
ben
de "Merak
etmeyin, ben
o işi hallederim"
dedim.
Çünkü ben
kendim Griselda'yı, dediğim gibi bir kadının
erkekler dünyasında bu kadar güçlü olmasını
çok sevdim. Eminim seyirci de sevecektir.
Sizce tüm dünyadaki kadınlar olması gerektiği kadar güçlüler mi?
Hayır, değiller. Ve bu sadece Türkiye'de,
Çin'de, Amerika'da, Avrupa'da
değil; dünyanın her yerinde
böyle. Devlet yönetimlerinde, politik
dünyada çok önemli yerlere gelmiş,
güç sahibi kadınlar da var evet ama
sayıları o kadar az ki… Bu dünya, ne
yazık ki erkekler dünyası. Kadın olarak
bir yere gelmek için erkeklerden
iki kat daha fazla çalışmak zorundasınız.
Hak ettiğiniz saygıyı kazanmanız
bile çok zor. Hem de sadece erkeklerden
değil, hemcinsiniz olan kadınlardan bile!
Kadınlar kesinlikle birbirlerine karşı daha nazik
olmalılar ve birbirlerini daha çok desteklemeliler.
Biz kadınlar birbirimize güç ve destek vermedikçe,
erkeklerden bunu isteyemeyiz.
Sizin çok güçlü ve sağlam bir duruşunuz var. Başından beri böyle güçlü müydünüz, yoksa yıllar içinde mi bu gücü kazandınız?
Baştan beri ne yapmak istediğimi
biliyordum ama her genç
kadın gibi biraz ürküyordum
tabii. Başından beri
oyuncu olmak istiyordum.
Bakın bir yıldız
demiyorum; oyuncu
olmak istiyordum.
Aslına
bakarsanız inanılmaz
güçlü
değildim ama
güçlüydüm!
Bunun nedeni
de sevgi
dolu, koruyucu
bir
ailede büyümem
ve
ailemin beni
her zaman
desteklemesidir.
Tabii
zaman da
daha güçlü olmama yardımcı oldu.
Peki, her zaman güçlü olmak yorucu değil mi, zaman zaman 'Bu kadar güçlü olmak istemiyorum' demiyor musunuz?
Sonuçta insanız, her türlü duyguyu
yaşıyoruz. Zaten oyuncu olmak da
bunu gerektirmiyor mu? Ben mesela
sırf bu çok farklı duyguları, halleri
yansıtabilmek için oyuncu oldum.
Yani aslında zaman zaman zayıf
olmanın hiçbir sakıncası yok. Sadece
diğer insanlar, en küçük bir zayıf
anınızı aleyhinize kullanmaya çok
meraklı. Bu yüzden öyle olmasanız
bile hep çok güçlüymüşsünüz gibi
görünmek zorundasınız. En azından
bir kadın olarak biliyorum ki, kendimi
dış dünyadan korumak için yapmam gereken
ne varsa yaparım.
Herkes 'Cocaine Godmother'daki oyunculuğunuzu övüyor ve çok iyi bir iş çıkardığınızı söylüyor. Ne dersiniz, bu rol size bir Emmy getirir mi?
(Gülüyor) Hiç bilmiyorum! Ama bu filmin
bana verdiği bir ödül var: Hayatımın bu döneminde,
Griselda karakterini canlandırmak, bana
oyunculuğu neden çok sevdiğimi yeniden hatırlattı.
Bu filmde; insanların benden beklediği
gibi kusursuz ve güzel görünmek zorunda değildim.
Özgürdüm! Ve Griselda'yı canlandırmanın
her anını çok sevdim. Bence oyuncular, 200
milyon dolarlık bir filmde bir robotu canlandıracaklarına
gerçek insan hikayelerini anlatmalılar.
Çünkü biz insanız ve insan hikayeleri anlatmalıyız
diye düşünüyorum.
Filmde çok farklı görünüyorsunuz, bütün güzellik kaygılarından arınmış gibisiniz…
Evet çünkü filmde gördüğünüz benim değil,
Griselda'nın yüzü! Öğrendiğim tekniklerle biraz
kaba saba, zaman zaman erkeksi bir karaktere
büründüm. Griselda nasıl göründüğüne hiç
aldırmazmış, hatta kendisini çok güzel bulurmuş.
Ben de öyle yaptım, nasıl göründüğüme
hiç aldırmadım. Mesela filmde göreceksiniz; göz
altlarım hep şiş, kızarık ve çökmüş gibi. Başka
bir filmde olsa öyle görünmesinler diye ne yapacağımı
şaşırırdım ama bu filmi çektiğimiz süre
boyunca yataktan hep 'Umarım göz altlarım şişmiştir'
diye kalktım!
Catherine Zeta-Jones, ünlü aktör Michael Douglas ile evli.
TÜRKİYE'Yİ ÇOK ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM!
Eşiniz Michael Douglas ile birlikte birçok kere Türkiye'ye geldiniz, hatta son olarak Bodrum'daydınız. Nasıl hatıralar kaldı aklınızda?
Evet, Türkiye'ye birkaç kez geldim. Şu an karşımda siz, yani bir Türk var diye söylemiyorum; neredeyse her yere gittim ama tüm dünyada en sevdiğim yer Kapalıçarşı. Bayılıyorum oraya! İstanbul'da çok kez bulundum; örneğin George Lucas ile 'Genç Indiana Jones Günlükleri' isimli dizinin bir bölümün İstanbul ve İzmir'de çekmiştik. Ve evet, son olarak da eşimle birlikte tekneyle Türkiye kıyılarını gezdik. O gezi sırasında Bodrum'a da uğradık. Gerçekten Türkiye'yi çok çok ama çok seviyorum.
O zaman Türkiye'ye daha sık gelmelisiniz…
Kesinlikle! Gelmeyi çok istiyorum. Artık sosyal medya sayesinde dünyanın dört bir yanında hayranlarımız olduğunu görebiliyoruz. Ve Türkiye'den de kadın ve erkek çok hayranım olduğunu biliyorum. (Asistanına dönüyor ve "Aslına bakarsan en kısa zamanda bir Türkiye gezisi planlamalıyız, bunu notlarımız arasına almalısın" diyor.)
Cocaine Godmother'da bir zamanların uyuşturucu patronu Griselda Blanco'yu canlandıran Catherine Zeta- Jones, rolü gereği filmde çok yaşlı ve yıpranmış görünüyor.
GOLFTE KOCAMA YENİLİNCE ÇOK SİNİRLENİYORUM!
Size göre dünyadaki en güçlü kadın kim?
Annem! O olmasaydı; şu an sahip olduğum değer yargılarım olmazdı, iyiyle kötü arasındaki farkı bilemezdim. Şimdi de annemden öğrendiğim bu değerleri, 14 yaşındaki kızıma öğretmeye çalışıyorum. Annem; zayıf yanlarımı, güçlü yanlarımı, ne zaman harekete geçmem, ne zaman durmam gerektiğini söyler, hakkımdaki her şeyi bilir. Yani dünyadaki herkesten daha çok anneme saygı duyuyorum ben.
Yani siz de, annenizin size olduğu gibi kendi kızınıza mı örnek olmaya çalışıyorsunuz?
Deniyorum. Annem kadar mükemmel olduğumu düşünmüyorum ama şükürler olsun ki kızım beni olduğum halimle seviyor. (Gülüyor) Ama kızıma hep söylediğim bir şey var; kadınlar sabırlı ve hırslı olmalı. Mesela ben eğer öyle olmasaydım, bugün karşınızda olamazdım. Size küçük bir örnek vereyim; sporda da çok hırslıyımdır, kocam beni golfte yenince çok sinirlenirim!
Catherine Zeta-Jones; 'Cocaine Godmother' filminde çok farklı bir görünümle seyirci karşısında olacak.
HAYATIMDA HİÇ TACİZ GİBİ BİR İĞRENÇLİK YAŞAMADIM
Hollywood son dönemde Weinstein skandalıyla çalkalanıyor. Birçok ünlü yıldız arka arkaya yaptıkları açıklamalarla sektörde yaşanan taciz ve tecavüz skandallarını ortaya çıkarmaya başladı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Öncelikle hayatım boyunca böylesine iğrenç bir şeyle karşılaşmadığım için kendimi çok şanslı hissediyor ve şükrediyorum. Ayrıca kendilerini açıklamalarıyla öne atan kadınlar ve kurbanlarla gurur duyuyorum. Artık bu konuyu konuşabildiğimiz için çok mutluyum çünkü bunlar, çok uzun zamandır yaşanan şeyler. Ve bunlar sadece Hollywood'da, Amerika'da ya da Türkiye'de yaşanmıyor; dünyanın her yerinde ve her sektörde yaşanıyor. Umarım tüm bu açıklamalar bir dönüm noktası olur ve bir daha böyle şeyler yaşanmaz ya da yaşandığı takdirde Weinstein'ın başına gelenlerin ve güç kaybının aynısı onların da başına gelir.
RÖPORTAJDAN NOTLAR...
Geçtiğimiz günlerde Cannes'da dünyanın en büyük içerik fuarlarından biri olan MIPCOM'a, Türkiye Lifetime kanalının davetlisi olarak katıldım. Cannes yollarına düşme amacım, Catherine Jeta- Jones ile bir araya gelip sohbet etmekti. Zeta-Jones ile ilk olarak onuruna verilen kokteylde bir araya geldik. İlk şaşkınlığımı ne kadar uzun boylu olduğunu görünce yaşadım! Yani birlikte çekilen fotoğrafta göründüğü gibi ben çok kısa boylu değilim, o çok uzun boylu! Ünlü yıldız ile ikinci görüşmemiz ertesi gün gerçekleşti ve röportaj yapmak için buluştuk. Beni beklediği odaya girince; sabahtan beri üzerinde koşturduğu topuklu ayakkabılarını çıkartıp ayaklarını hemen yanında duran sandalyeye uzattığını gördüm. Önünde ise atıştırmalık bir şeyler ve ara ara yudumladığı bir fincan kahve duruyordu. Sohbetimiz sırasında beni şaşırtan bir şeyi daha fark ettim; Zeta-Jones son derece esprili, sivri dilli ve eğlenceli biri çıktı. 'Cocaine Godmother'da son derece yaşlanmış, yıpranmış ve çökmüş görünen ünlü yıldızın güzelliğini, alımını ve zarafetini anlatmaya ise kelimeler yetmez... Bir de ne kadar zayıf olduğunu...