Blues ve rock melodileriyle harmanladıkları şarkılarıyla dikkat çeken Barista grubu, 'Dream Day' isimli albümleriyle adından söz ettiriyor. İsmail Koçak, Bahadır Eryılmaz, Evren Arkman ve Naci Engin, beş yıldır birlikte hayatın anlamını şarkılar aracılığıyla keşfetmeye çalışıyor. Grup üyelerinden Bahadır Eryılmaz ile albümlerini ve grubun gelecekle ilgili beklentilerini konuştuk...
Grubun ismi nasıl doğdu?
Kahve kültürü ve tarihine ilgi duyduğum için gruba Barista ismini verdim. Bu ismi kullanmamızdaki amaç; müziğin içindeki 'esnaflığa' vurgu yapmaktı.
Grup üyeleriyle nasıl bir araya geldiniz?
Evren ile beş yıl önce Garaj Stüdyoları'nda tanıştık. İsmail, Oğuzhan ve ben; sırf eğlenmek için prova odalarından birini kiralıyorduk. Evren de ağabeyi Erim ile orayı işletiyordu. Bir gün aramıza karıştı ve tüm ekip böylece bir araya gelmiş oldu.
Şarkı sözü yazarken nelerden ilham alıyorsunuz?
Var oluşumuzdan, yaşadıklarımızdan, içteki derinliğimizden, geçmişimizden, gelecek ile ilgili istek ve endişelerimizden... Ülkemin değerlerindeki aşınmadan, kırılan kalplerden...
Grup olarak bir hayaliniz ya da amacınız var mı müzik adına?
İçimizdekilerden dışarıya köprüler kurmak istiyoruz. Biraz daha tanınmak belki.
ÖNEMLİ OLAN MÜZİKTİR
Albümdeki 13 şarkı İngilizce, geri kalan üç şarkı ise Türkçe. Neden İngilizce şarkı yapmayı tercih ediyorsunuz?
Barista ekibi 'Hadi İngilizce şarkı yapalım' diye yola çıkmadı, açıkçası içimizden o an ne geldi ise o. Burada asıl lisan 'müzik'tir; bu önemli bir nokta.
Türkiye'de sizin tarzınızda müzik yapmak zor gibi görünüyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Evet, şablonun çok dışında ve ticari kalıplara uymuyor. Çoğu insanın şarkının arkasındaki hikayelerle, içindeki temalar ile ilgisi yok. Hikayeler ile dolu bir albüm ile ortaya çıkıyorsunuz ama kimin oturup 16 şarkı dinleyecek vakti var ki? Öte yandan, yaşadığımız dünyevi hayattaki ruhsal açlığın farkında olan insanlar da var; ben biraz onlara güveniyorum.