Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'in Bodrum'daki kaçak villasındaki yıkım işlemleri, 11 gündür devam ediyor. Sanki yıkım değil de restorasyon yapılıyor. Normalde kaçak yapı kepçe dozerle bir günde yıkılır!
Özdil ise önce izne çıktı, sonra da eski yazılarını yeniden yayınladığı ortaya çıktı! Malumatfuruş.org sitesinin yaptığı araştırmaya göre; Özdil'in geçtiğimiz Mayıs ayından 15 yazısının, yazarın geçmiş yıllardaki yazılarıyla aynı ifadeleri içerdiği tespit edildi. Yazılarda aynı olan bölümlerin eski yazılardan alındığı bilgisine ise yer verilmedi. Özdil bazı yazıları direkt eski yazıdan kopyala- yapıştır yapmış!
Örneğin Sözcü'de 11 Temmuz 2017 tarihinde yayınlanan 'Themis' yazısı, 11 Ekim 2013 tarihinde Hürriyet'te yayınlanan 'Mıntıka themisliği' yazının aynısı çıktı. (Sözcü -'Anne'- 10 Mayıs 2020) = (Hürriyet-'Annelersiz günü'- 12 Mayıs 2013), (Sözcü - 'Koronavirüs ligi yeniden başlıyor'-9 Mayıs 2020) = (Sözcü-'Badem United'-13 Nisan 2016) = (Hürriyet-'Hükümetle cemaatin maçı kaç kaç biter?' - 27 Kasım 2013) gibi 15 yazının, birbirinin aynısı olduğu tespit edildi.
DEPRESYONDA MI?
Konular aynı olunca köşe yazarlarının bazen eski yazılarından alıntı yapması doğaldır ama kendi yazısı da olsa etik olarak bunu belirtmek zorundadır. Bari direkt eski yazının link'ini koysaymış!
Özdil'in eski yazıyı yeni yazı gibi sunmada da üstüne yok! Farklı başlıklarla yayınladığı yazıları birleştirip kitap da yapıyor!
Peki, Özdil neden bunu yapıyor? Onun gibi zeki bir köşe yazarı için yazmak en kolay iş.
Özdil, Bodrum'daki kaçak yapısının yıkımından çok etkilenmiş olsa gerek önce izne çıkmıştı. Son bir ayda 15 yazının eski yazılarının kopyası çıkması ise enteresan. Özdil ya depresyona girdi ya da yıkımı yakından takip ediyordur, eksik kiremit var mı diye sayıyordur!
***
Bu nasıl işsizlik?
Yıllardır Türkiye'de çayı Gürcüler topluyordu ama Covid-19 salgını nedeniyle sınır kapatılınca gelemediler. Rizeliler hemen ara transfer yapmış. Çayı bu yıl Senegalli, Afgan, Özbek ve Azerbaycan uyruklu işçiler topluyormuş. Gürcülerin topladığı fındığı da yine Afrikalılar toplar artık!
Türkiye'de her göçmene iş var!
Azeriler, hayvancılık için ot biçme işlerinin yapıldığı Kars ve Ardahan'da çalışıyorlar. Suriyeliler genelde Adana-Mersin-Şanlıurfa-Gaziantep bölgelerinde tarlada çalışıyor. Çobanlıkta ise Afganlar tekel oldu!
ÇALIŞTIRACAK GENÇ YOK
Geçenlerde eşya taşıttığım Diyarbakırlı taşımacı, Özbek hamallarla geldi. Eve sineklik taktırdım, gelen usta yine Özbek'ti. Beşiktaş'ta ekmek aldığım fırında ise Uygurlu ve Suriyeliler çalışıyor. Evde boya yapan ustanın yardımcısı ise Somali'den gelmiş. "Hep göçmen işçi bana mı denk geliyor?" diye Kayserili boya ustasına sorunca "Çalıştıracak genç bulamıyoruz, bizimkiler iş beğenmiyor" dedi. "Ama sen de onları ucuza çalıştırıyorsun" deyince, usta "Benim işi beğenmeyen daha düşük maaşa AVM'de güvenlik görevlisi oluyor" dedi.
Karadeniz'de küçük çay bahçelerinde bile göçmen çalıştırıyorlar. Rize'de işsizlik var ama gençler çay toplamayı bilmiyor, iyi mi? Daha önce de yazdım; Türkiye'de işsizlik biraz da gençlerin iş beğenmemesinden kaynaklanıyor. Rize'de çay bahçelerinin Birleşmiş Milletler gibi olmasının başka bir açıklaması olamaz!
***
Şanssızlık...
Nebahat Çehre'yi Nişantaşı'nda bir kafede arkadaşlarıyla sohbet ederken görmüşler. Muhabir arkadaşlar 65 yaş üstü kişilere getirilen sokağa çıkma yasağını hatırlatmış. Ünlü oyuncu da "Doktordan randevu aldım... Fırsattan istifade arkadaşlarla da hasret giderdim" demiş. 65 yaş yasağı en çok Çehre'yi etkiledi bence. 'Yılara meydan okumak' denince akla ilk o geliyor. 76 yaşındaki oyuncuyu kim dışarda görse "Size yasak değil mi?" diye sorar!