Çok fantastik bir başlık oldu değil mi? Durun önce bir özet geçeyim:
Venezuela'nın ismini uzun süredir sadece ekonomik, siyasi krizler ve protestolarla duyuyoruz. Kazmayı vursan petrol fışkıran, OPEC petrol rezervlerinin yüzde 24.8'ine sahip olan bu ülke bu hale nasıl geldi?
Her şey 1998'de Venezuela Devlet Başkanı seçilen sosyalist Hugo Chavez'in, ABD ve neoliberal sistemin güdümünde olan ekonomik yapıyı kökünden değiştirmesiyle başladı. ABD ve birçok ülke Venezuela'ya ekonomik ambargo uyguladı, petrol fiyatları bir anda düştü.
OYNANAN OYUNLAR
Nicolas Maduro başa geçtikten sonra baskı daha da arttı ve ülkenin ekonomisi tamamen çöktü.
Şu anda Maduro'yu Rusya, Çin, İran, Türkiye, Bolivya, Küba ve Nikaragua'nın desteklemesi, diğer ülkelerin de kendini geçici başkan ilan eden ve IMF ile anlaşacağını açıklayan Juan Guaido'yu tutması ya da çekimser kalıp seçim çağrısı yapması, Venezuela üzerinde oynanan oyunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Neoliberal sistemin ağababası ülkeler, Venezuela'yı yeterince kapitalist olmadığı ve petrol kaynaklarını sömüremedikleri için cezalandırıyorlar.
Ülkenin seçilmiş başkanını indirmek için her şeyi yapıyorlar.
Türkiye'de ise bazıları şaşırıyor, 'Ne işimiz olur Venezuela ile?', 'Neden Maduro'yı destekliyoruz?' diye soruyor.
Yanıtı çok basit; her zaman ezilen halkların yanında olan, dünyanın öbür ucunda dahi olsa halkın oylarıyla seçilmiş bir başkanın darbe ve ekonomik krizlerle indirilmesine karşı çıkan bir başkanımız var da ondan.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump'ın Maduro'yu tehdit ettiği skandal açıklamasından sonra şöyle bir yorumda bulundu:"Malum 15 Temmuz girişimi yapılmıştı bizde.
Sayın Maduro bizi hemen aramış ve kendisi de gelmişti. O zamana kadar Maduro'yla tanışmıyorduk, darbe girişiminden sonra onunla da tanışmış olduk. Sandığa saygı duymuyorsanız, bunun adı demokrasi değildir. Bu, totaliter bir zihniyettir. Maduro sandıktan çıkmıştır... Maduro'yu aradım, 'Antidemokratik girişimlere asla prim verme, dik dur' dedim. Eğer demokrat isek, bizim de demokratların yanında yerimizi almamız gerekir." Erdoğan, 15 Temmuz'dan sonra Avrupa Birliği'nden hiçbir siyasi lider aramazken, Maduro'nun hemen telefon açmasını unutacak bir lider değil. Maduro,
Erdoğan'ın yanında durdu, şimdi de biz ona destek veriyoruz. Ayrıca Maduro'ya destek verirken, demokrasiye olan inancımızı da vurguluyoruz.
MADURO'YA DESTEK
Dün, Pink Floyd grubunun efsanevi gitaristi ve solisti Roger Waters, Twitter'dan ABD'ye 'Venezuela'dan elini çek' çağrısı yaparak Maduro'ya şöyle destek verdi: "Roger'dan bir not: Venezuelalılar gerçek bir demokrasiye sahip. Onları rahat bırakın. Dünyanın yüzde 1'inin buradaki petrolü yağmalamasını engelleyin.
Bu deliliği durdurun.
Venezuella'dan elinizi çekin. Trump'ın Venezuela darbesine son!" Dünyada Roger Waters kadar cesur bir muhalif sanatçı yoktur herhalde.
Şarkıları nesiller boyu muhaliflerin ağzından düşmeyen, her zaman ezilenin yanında olan, Filistinlilere zulmeden, İsrail'in boykot edilmesi çağrısında bulunacak kadar yürek yemiş bir insan olan Waters da Maduro'nun yanında. Pink Floyd'un şarkılarını ezbere bilen birçok CHP'li ve Cihangir solcusu Maduro'nun indirilmesini isterken, Waters ve Erdoğan'ın Maduro'ya destekte aynı çizgide bulunması ezber bozan bir tablo değil mi? Tıpkı bizim solcuların, sağcılardan daha çok kapitalist olması gibi!