Sabah gazeteye gelir gelmez her zaman yaptığım gibi ilk iş olarak televizyonu açtım. Ve sabah sabah karşıma çıkan görüntüye bakıp gözlerimi ovuşturdum. Zira hâlâ uyuyor olamazdım...
Show TV ekranında bir Japon kadın, üzerinde kimono ile oryantal müzik eşliğinde göbek atıyordu.
Çekik göz, kimono ve göbek havası... Ancak rüyada görülecek saçma sapan bir kombinasyon değil mi?
Değil... Bugün Ne Giysem'e Türkiye'de yaşayan Japon kadını Mao Sato da katılmış. Kendini jüriye beğendirmek için podyuma çıkmış. Durum bundan ibaret!
Bu yarışmada garip bir adet var. Kıyafetini göstermek için sahneye gelen, dans etmek zorunda. En azından bir şarkı patlatması lazım... Nedenini pek anlamış değilim. Tüm mankenler, sonunda şarkıcı oluyor, ondan mıdır, bilmiyorum...
Mao da göbek atmaya başladı. (Şu lafın tuhaflığına bakar mısınız? 80 öncesi böyle bir cümle kurmak, kör kurşunlara gelmekle sonuçlanırdı. Heyhaaat! Nerdeeen, nereye geldik! Hayaldi, gerçek oldu.) Mao'nun üzerinde allı güllü bir kimono, saçları kemikle toplanmış, belinde kalın kuşak, ayağında tokyo... (Alın size bir anlamlı kelime daha... Koca başkent, ayaklar altında) Meğer Mao, ülkesinde dans öğretmeniymiş. Türkiye'ye oryantal öğrenmek için gelmiş. Nesrin Topkapı'dan ders alıyormuş. Jüri durur mu, "Haydi göster maharetini" dediler. Mao başladı kalça titretip gerdan kırmaya... Aman ki ne aman... Ardından bir de Roman havası gelmesin mi? 9/8 geyşa, akıllara seza!
Dans bitti, sıra kıyafeti yorumlamaya geldi. Öyle ya; Hakan Akkaya, Nur Yerlitaş ve İvana Sert, kıyafeti yorumlayacak ki, kadının finale çıkıp çıkmayacağı belli olsun. E bizimkiler de Tokyo eşrafından olmadıkları için 'gak guk'tan başka bir şey diyemediler tabii... Nur Yerlitaş, "O krem rengi kuşak, yeşil olmalıydı" filan diyebildi. Mao, Uzakdoğulular'a özgü bir tevazu ve hoşgörü ile tatlı tatlı gülümsemekle yetindi.
Belki de içinden, "Yahu bizim memlekette geleneksel kıyafetlerin her ayrıntısının bir anlamı vardır. Bu kuşak rengini öyle kafanıza göre seçemezsiniz" diyordu ama çaktırmadı... İvana Sert, "Ayak tırnaklarındaki oje iki ton açık olsaydı" filan dedi. Sonunda Mao'yu finale çıkartmak zorunda kaldılar...
Bu arada Mao, Türkiye'de sadece bir yıldır bulunmasına rağmen mükemmel Türkçe konuşuyordu.
11 yıldır ülkemizde bulunan ve dilimizi halen çat-pat konuşabilen İvana Sert doğal olarak azıcık mahcup oldu.
Diyeceğim o ki; televizyon karşısında artık şaşırmaktan vazgeçmem gerekiyor sanırım. Bugün geyşa dansöz, yarın kabuki zenne!
Bizim ekranlarda olmaz, olmaz!