Filmin çekimleri tamamlandı gösterime az bir zaman kaldı nasıl hissediyorsunuz?
Reha Beyoğlu: Çok heyecanlıyım Cumhurbaşkanımızı oynamak kolay bir şey değildi. Bitiğinde üzüldüm. Çünkü sete gidip o karaktere bürünmek bana zevk veriyordu onore oluyordum.
Özlem Balcı: Ben de en az Reha kadar heyecanlıyım çünkü rollerimiz çok büyük sorumluluk aynı zamanda. Hatta ben bazen bu sorumluluğu gerçek hayatımda da hissetmeye devam ettim bir süre. Kendi kendime 'Özlem dur bakalım sen Emine Erdoğan değilsin' dediğim zamanlar oluyordu. (Gülüyor)
"ÜNLÜ?BİR?AKTRİSTE?TEKLİF?GİTMİŞ"
O kadar kişi içinden bu roller için siz seçildiniz. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
R. B.: Tüm dünyanın gözü üzerinde olduğu birini oynamak tabii ki kolay bir şey değil çok bıçak sırtı bir roldü. Oyunculuk isteyen bir roldü. Ben 200 kişi içinden seçilmişim ama bunu çok sonra yapımcıdan öğrendim. Yani kriterler neydi, kaç kişiyle rekabet ettim bilmiyorum. Ama seçildikten sonra rolümün üstesinden gelince 'İyi ki seni seçmişiz' dediler. Bu da bana daha çok özgüven getirdi.
Ö. B. : Cumhurbaşkanımıza Reha'dan daha fazla benzeyen insanlar vardı ama oyunculuğu ile kaptı o bu işi. Ben de Emine Hanım'ın sevgisiyle bu filmde yer aldım. Yani kedi gibi dört ayağımın üstüne düştüm. Bu kadar da açık söylüyorum. Çünkü benden önce ünlü bir oyuncuya teklif edilmiş ve anlaşılmış ama bana nasip oldu Emine Hanım'ı canlandırmak.
Rollerinize nasıl hazırlandınız?
R. B.: Ben kendisini çok sevdiğim için bütün hayatını yakından takip ediyorum. Birçok detaya hakimim zaten Cumhurbaşkanımızın hayatı ile ilgili yakın çevresine sorduğum zamanlarda oldu.
Ö. B. : Ben davetlerde Emine Hanım'ın yanına hep giderim. Onu gözlemlerdim; bakışlarını, duruşlarını falan. Emine Hanım çok mütevazı çok anaç biridir zaten. Bana da anne gibi yaklaşıyor. Benim için de 'manevi kızım' demiş. Çok şanslıydım. Ondan anne sıcaklığını görüyorum ben zaten ailem de İstanbul'da yaşamıyor.
Hiç zorlandığınız sahne olmadı mı?
R. B.: Hayır hiç zorlandığım sahne olmadı. Severek oynadım. Daha da fazlası olsa daha fazlasını da oynardım. Bir toplantıda hiçbir şeyin heyecanımın önüne geçmesini istemiyordum 'çok konsantreyim beni bana bırakın' diyerek toplantıdan çıktım etkilenmemek için.
Ö. B. : Çok büyük sorumluluk olduğu için adımlarımı hep çok dikkatli attım. Daha çok başörtüsünün doğru takılması ile ilgili bir sorun yaşadım. Ama onu da çözdük. Çünkü o dönemlerin baş bağlama şekli şimdikinden biraz daha farklıydı. Onun dışında bende zorlanmadım zaten sahnelerim çok az ve kısaydı benim.
"O DÖNEM FARKLI SELAM VERİYORDU ÇÜNKÜ..."
Filmde bizi şaşırtacak neler var?
R. B.: Cumhurbaşkanımızın 1994-98 yılları ile ilgili bilinen çok şey yok. Mesela o dönem verdiği selamı farklı. Eskiden iki eli ile selam verirken şimdi tek eliyle selam veriyor. Yine başka bir örnek verecek olursak bir omzu eğiktir kabadayı gibi yürür ama işin iç yüzü öyle değil. Bu adam dini bütün muhafazakar bir ailenin çocuğu kavgaya karışmamış vücudunun yarım eğik olması dini bütün olmasından geliyor, selama hemen selam verebilmesi için. Ama bir nedeni daha var ki o da filmi izleyeceklere sürpriz olsun. Daha neler neler o dönem de kullandığı arabasının plakasına kadar öğrendik. Bir başka bizi şaşırtacak şey de Cumhurbaşkanımızın neden sıklıkla taksi duraklarına gidip çay içtiğini de göreceğiz filmde. Son bir ipucu daha söylemem gerekirse o dönem Beyefendi cezaevine giderken eşi Emine Erdoğan'da otobüsteymiş. Bunun gibi küçük bir sürü detay var şaşıracağınız.
Yani Cumhurbaşkanımızın hayatı ile ilgili tüm detayları öğreniyor muyuz?
Ö. B. : Ben Emine Hanım ile nasıl tanıştıklarını çok merak ediyorum. Ama bu senaryoda yok. Onu aradı gözlerim ama belki devamı çekilecek olursa diğer serilerde yer alacaktır.
R. B.: O kısımlarda olsaydı film çok genişlerdi. İlk tanışmaları başlı başına yapılacak bir film konusu. O dönemin aile yapısını, buluşmaları anlayabileceğimiz cinsten bir film olurdu. Hatta yapımcımıza dedim ki böyle bir film yaparsak filmin adı 'Aşk-ı Reis', 'Reis'in Aşkı' olabilir dedim. Sorunuza dönecek olursam bilinmesi gereken her şey var.
"KEFENİM?İLE?OYNADIM"
Bazı roller oyunculara yapışır kalır sizde böyle olmasından korkmuyor musunuz?
Ö. B. : Reha bana sette hiç Özlem demedi hep "Emine" dedi. Ben hala Emineyim onun için. Seyirciyi düşünemiyorum.
R. B.: Sete her gittiğimde oynadığım kişi oluyordum. Orada "Emine" demeyi mecbur kıldım ki kendime o havadan çıkmayayım. Ama şöyle de bir gerçek var ki telefonumda bile Özlem Emine diye kayıtlı. (Gülüyor) Şaka bir tarafa Özlem '80'lerde yer aldığı için daha çok tanınıyor. Benim daha çok üzerime yapışabilir. Ama Cumhurbaşkanımız 'Biz siyasete kefenimiz ile çıktık' demişti bende kefenim ile oynadım. Ama bundan sonrası müspet olarak mı gelecek menfi olarak mı gelecek bilmiyorum ama menfi olarak gelirse de hiç gocunmam.
Bu film için hayatınızın dönüm noktası diyebilir miyiz?
R. B.: Ben Giresun Göreleliyim ve Giresun'un kahramanı topal Osman'ın sinema filminin başrol oyuncusuyum. O rol benim için çok büyük ve önemliydi. Onun üstüne bir de sevdiğim fikrine zikir yaptığım Türkiye'nin bir numaralı insanını oynadım. Onun üstüne sektörde canlandırabileceğim karakter yok. Bu yüzden dönüm noktası.
Ö. B. : Film gösterime girdikten sonra bizim için dönüm noktası olup olmadığı belli olacak. Ama benim hayatımın dönüm noktası 28 Aralık çünkü o gün Emine Erdoğan ve Cumhurbaşkanımız ile tanıştım. Ben bu filmin görüşmesine çağrıldığım zaman başka bir oyuncu ile anlaşılmıştı ama ben bu yakınlıktan dolayı ayak kaydırdım.
Nasıl tepkiler geliyor?
R. B.: Büyük oğlumu okula kaydettirirken istediği okul olmadı puanı tutmadı derken o sırada oğlum dedi ki 'Baba koskoca Reis'sin bende Reis'in oğluyum uğraştığımız işe bak' dedi. İşin şakası tabii ki bunlar. Recep Tayyip Erdoğan'ı sevmeyen kadar seveni de var ve sevenlerinin beni bu role yakıştırması ve sevmesi de var. Gelebilecek her türlü eleştiriye açığım ama şimdilik tepkiler güzel.
Ö. B. : Babam bu işe en çok sevinenlerden. Bizim ailede babayla modern ağızlarda konuşma yoktur yani seni seviyorum, seninle gurur duyuyorum gibi. Ama babam hayatında ilk defa bana bu filmden sonra 'Kızım seninle gurur duyuyorum' dedi. Bu benim için her şeye bedel.
"Emine Erdoğan, çok anaç biridir. Bana da anne gibi yaklaşıyor. Benim için 'manevi kızım' demiş. Çok şanslıyım."
"CUMHURBAŞKANIMIZ İLK BENDEN DUYDU"
Filmin devamı gelirse yine yer almak ister misiniz?
R. B. : Ben ağır bir makyajla oynamadım. Fotoğraflar arasında kıyaslama yapınca ben yaklaşık olarak 2007 yılına kadar hiçbir plastik makyaj olmadan oynayabiliyorum. Dolayısıyla böyle bir teklif gelirse neden olmasın seve seve oynamak isterim. Ancak bu kadar büyük bütçeli bir filmde biz nerdeyse bedava denebilecek bir paraya oynadık. Bir daha böyle olur mu bilemiyorum.
Ö. B. : Gelen rol bizim için kutsaldır tabii ki bende seve seve oynamak isterim. Biz zaten bu rolü kabul ederek ateşten bir gömlek giydik. Parayı düşünmedik. Rol önemliydi bizim için para ise temsiliydi.
Cumhurbaşkanımızın filmle ilgili görüşleri neler?
R. B. : Böyle bir filmi çektiğimizi ilk kez kendisine ben söyledim. Bir iftar yemeğinde bir araya gelmiştik. Çok hoşuna gitti. O an yüzünden onu anladım yani. Birkaç defa bana baktı benziyor muyuz diye. Hatta bu durum bir fotoğrafımıza da yansımış bana bakıyor.
"SİYASETE GİRMEK İSTİYORUM"
Canlandırdığınız karakterlerden etkilenip siyasete girmeyi düşünür müsünüz?
Ö. B.: Ben üniversitede ilk siyaset bilimi okumaya başladım. O zamanlar Ediz Hun Çevre Bakanı idi ve ondan etkilenmiştim. Ama bir süre sonra anladım ki o bölümü babam için okuyorum. Çünkü okulda tiyatro grupları kurup okula gitmemeye başlamıştım. Ama şimdi okulumu tamamlayıp siyasete girmeyi çok istiyorum. Hatta hedefim çevre bakanı olmak.
R. B.: Siyaseti severim ama siyaset yapmam. Mesleğimi yapmaya devam edeceğim gidebildiğim yere kadar.
"BANA 'KÖYÜNE DÖN' DİYEN ÇOK"
Size hep dönem işleri geliyor. Peki siz kendinizi hangi döneme ait hissediyorsunuz?
Ö. B.: Ben kendimi kesinlikle bu döneme ait hissetmiyorum. Ben biraz eski kafalı olduğumu düşünüyorum. Ben günümüz insanı olamadım düşünce yapısı olarak. Hala eski aşkların aşk yaşama şeklinin doğru olduğunu düşünüyorum. Yani kızla erkeğin evlenmeden birlikte yaşamasına karşıyım. Evlenmeden her şeyi yaşıyorsan o zaman evlenme gerek yok diye düşünüyorum. Bu kafam yapımdan dolayı sevgilim yok. Akşam sekizden sonra dışarıda kalmaya korkuyorum İstanbul'da. Hala ana kuzusuyum diyebilirim. Yörüklerin gelenek ve göreneklerine hala bağlıyım. Sanat camiasından da tepkiyle karşılanıyorum bazen 'Sen git oyuncu olma köyüne geri dön' dediklerini biliyorum. O anlamda da çok linç edildim.
R. B.: Karadenizliler biraz ataerkil olur baba baştır. Ben de bu kültürel yapıyı yaşamayı seviyorum. Günümüze de ayak uydurmaya çalışıyorum. Ama çocuklarıma bunu aşılamaktan geri kalmıyorum. Ben odaya girdiğim zaman bir toparlanıyorlar saygıdan ötürü. İçeride babanın varlığı hissedilsin istiyorum.
Yeni projeler var mı?
Ö. B.: Ben belgesel yapımcısıyım. Cumhurbaşkanımızın desteği ile de yeni bir belgesel çektim. 80'ler de devam ediyor tabii tüm hızıyla. Bir de televizyonda bir programa başlayacağım sunuculuk yapacağım. Ama bir reklam filminde de rol almayı çok istiyorum. Özellikle başörtüsü reklam filmlerine çok sıcak bakıyorum.
R. B.: Çay içerken sette fotoğraflarım çekilmişti. Belki çay markalarına ilham olur ve bana da reklam teklifi gelir. Bunlar dışında Yeşilçam'ın değerli yönetmenlerinden birinin yöneteceği bir film projem olabilir yakında.
Ben günümüz insanı olamadım düşünce yapısı olarak. Hala eski aşkların, aşk yaşama şeklinin doğru olduğunu düşünüyorum.
Karadenizliler biraz ataerkil olur. Baba liderdir. Bu kültürel yapıyı yaşamayı seviyorum. Çocuklarıma bunu aşılamaktan da geri kalmıyorum.