Peşin peşin söyleyeyim, cici kızları severim. Sıkılırım ama severim. Hani şu tatlı aile kızlarını, anneciğinin dizinin dibinden ayrılmayanları, gürültü patırtı çıkarmayanları, ailelerine kalp çarpıntısı yaşatmayanları... Zararsızdırlar, kuralına göre oynarlar, anneleri ne öğretirse onu yaparlar. Yanlış mı? Tövbeler olsun ayol, onlar asla yanlış yapmazlar. Ailelerinin gururu, konu komşuya karşı 'terbiyeli' biricik kızlardır onlar.
ŞAHANE ARKADAŞDIRLAR
Öyle duygu dalgalanmaları yaşamazlar. Öyle aniden bunalımlara girip çıkmazlar. Odalarına kilitlemezler kendilerini... Diyelim akşama annesinin misafirleri gelecekse erkenden evde olur sofra kurarlar, misafir teyzeleri-amcaları onlara bayılırlar. Bir kez aşık olurlar, hadi kaderde ayrılmak çıktı diyelim, bilemedin iki olur aşk sayısı. Zaten hemen onunla da nikah masasına otururlar. Çalışkandırlar, düzenlidirler, odaları hep topludur onların, çiçek-böcek delisidirler, gardıroplarında ille de fırfırlı, karpuz kollu, çizgi film kahramanlı kıyafetleri mevcuttur. Ha bir de küçük hırkaları ve çantaları tabii. Kırk yılın başı sinirlendiler, itiraz ettiler, aileye rest çektiler diyelim, o zaman bile iki gün sonra kuzu kuzu kendilerini bahanelerle ikna edip eski düzene dönüş yaparlar. Bu arada şahane arkadaşlardır. Her kadının böyle bir arkadaşı olmalıdır. Sırtını yaslarsın, güvenir bütün sırlarını anlatırsın çünkü onlardan laf çıkmaz. Yani en fazla annelerine anlatabilirler ve için için kınarlar seni, o kadar. Gerçek fikirlerini yüzünüze karşı söyleyemezler ya neyse...
GERİSİ KISMET VE İSMET
İyidirler işte, paşadırlar, ev kızıdırlar, ideal gelindirler, hırsları alınmıştır, bütün duyguları orta karardır. Anladık mı bu kız tipini? Anladık! Dün pazar gazetelerini okuyorum; baktım Milliyet'te böyle bir cici kız çıktı karşıma. 'Kavak Yelleri' dizisinin Aslı'sı Pelin Karahan. Bir kere hazır ayaktayken çiziktireyim; diziye bayılıyorum. Bütün oyuncular çok şeker, çok başarılı... Pelin de öyle. Gel gelelim günün konusu başka. Pelin öyle demeçler vermiş ki, "Pufff pufff ve de puff" demekten alamadım kendimi. Mesela şöyle bir cümle var; "Ben zaten tutucuyum, hep annemin dizinin dibinde oturdum." (Portakal, orada kal o zaman!) Ve şöyle; "Az önce bir teyze 'İnşallah senin gibi bir gelinim olur' dedi." (Böyle bir gurur herkese nasip olmaz...) Ve de peşinden şöyle; "Hiçbir zaman gece dışarı çıkmazdım, aile yapım öyleydi..." (Aman çıkma, çıkanlar kakadır zaten!) Aşk hayatı sorulunca verdiği cevap; "Şu an işimle ön planda olayım, gerisi kısmet..." (Belki de İsmet bebeğim...) "Cüretkar sahnelerde oynadığımı hayal edemiyorum, ailemden çok, ben tutucuyum, eski kafalıyım." (Türkan Şoray 2009)
CİCİ KIZ FENALIĞI...
E onu anladık zaten. Pelin'in kafasına saygı da duyuyoruz ama şimdi sorarım size sevgili okur; 2010'a girerken, 25 yaşındaki cıvıl cıvıl bir kız için fazlasıyla sıkıcı bir röportaj değil mi? Fazlasıyla ürkek değil mi? Röportajı okudukça 'cici kız' fenalığı geçirdim. Ben demiyorum ki kız dağıtsın, kendini sokaklara atsın, bir gece onla bir gece bunla olsun. Asla demiyorum, tövbeler olsun ama gencecik ve yetenekli bir kızdan daha farklı cümleler bekliyor insan. Beklemek istiyor. Annelerimizin korkularını, gerginliklerini, ömürlerini yemiş takıntılarını ne zaman üzerimizden atacağız merak ediyorum. Kulağa pek tatlı gelen bu efendi kız hallerinin aslında kadınları mutlu etmediğini gayet iyi biliyorum. Tek söyleyeceğim; annenin dizinin dibinde oturuyorsan orada kal ve tez elden evlen be güzelim. Biraz cesaret lazım, biraz kendin gibi olmak lazım, tatlı kızsın ama biraz kabuğu kırmak lazım. Pufff pufff ve de puff yani.