Bu soruyu, atv'deki Kur'an ve Sünnet programında Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu'na bir izleyici sordu. Meğer hocamız bu konuda çok dertliymiş. Kendine has zarif üslubuyla, duygularını bir ilim insanının nezaketiyle paketleyip şunları söyledi:
"Dedikodunun her türlüsü haramdır. Bunlara magazin programı deniliyor ama bu açıkça dedikodudur, gıybettir. Onları gizlice çekmek, haklarında konuşmak yerine haber verirsiniz, 'Size bir kamera göndereceğim, ona göre konuşun' dersiniz. Fakat çoğunlukla böyle yapılmıyor...
Bizler de o görüntülerin, yorumların gerçek olduğunu sanıyoruz. Ama toplumun ünlü olmayan bir kısmında yaşanan olayların yanında, ünlülerin ayrılmaları, boşanmaları, özel hayatlarındaki çeşitli durumlar çok masum kalıyor. Kadın, sevgilisiyle bir olup kocasını öldürüyor. Yok 'Şunu alsaydın seni aldatmazdım' falan diyor. Öyle anlaşılıyor ki, bu durumlarda tövbemiz bizi zor kurtaracak. Kirleniyoruz. Çok kirleniyoruz. Eskiden de kirliydik ama bu kadar konuşulmadığı için bilmiyorduk. Kutunun kapağı açılınca ortaya çıkan manevi kirlilik bizi çok rahatsız etmeye başladı. Bu sizi de rahatsız etmeli. Biz bunları hak etmiyoruz çünkü."
İçinizde bu sözlere hak vermeyen var mı?