"Ben küçükken hep babamı beklerdim. Polis olduğu için göreve giderdi, çok sık özlerdim onu. Telefonda konuşurduk, bana derdi ki '100'e kadar say geleceğim yanına.' Ben hep 100'ü bulamadan uyurdum ama sabah uyandığımda babam hep yanımda olurdu.
Baba özlemiyle uykuya dalan çocukların sabah gözlerini açtığında babalarını başucunda gördükleri, onlara sarıldıkları bir dünyanın, ülkenin özlemiyle günaydın!"
Vildan Atasever'e ait bu sözler.
Ünlü sinema oyuncusu; çocukken, polis olan babasıyla çekilmiş bir aile fotoğrafıyla birlikte bu duygusal yazıyı Instagram'da paylaştı.
DELİKANLI KIZMIŞ!
Oyuncu tayfasından genelde bu tür cesur çıkışlar olmaz. Sanatçı cephesinde, en küçük hatada ya da sepetten çıkan birkaç çürük elmada polisler yerin dibine sokulur genelde.
Helal olsun Vildan'a, delikanlı kızmış.
Polis çocuğu olmak:
Az paraya gecesi-gündüzü olmadan, kelle koltukta çalışan babanızı hüzünlü gözlerle izlemek...
Üç senede bir, babanın tayini çıkınca ev taşımak, oradan oraya dolaşmak, çocukluk arkadaşının olmaması...
Her türlü dalavereyi görmüş insan sarrafı babaya, asla yalan söyleyememek...
Doğu illerinde dışlanmak, babanın polis olduğunu saklamak, okula ekip arabasıyla gitmek, şehirlerarası otobüs yolculuğunda babanın silahını ve kimliğini saklamasını izlemek...
Teröristlerin karakol baskınlarını TV'den değil; canlı canlı evde; camı, ışıkları kapatıp yere yatarak izlemek...
Polis telsizini dinleyerek büyümek. En mutlu anda babanın apar topar evden gitmesinin burukluğunu yaşamak...
Görevini kötüye kullanan ya da hata yapanlar yüzünden genele bakılmaksızın polise 'tu kaka' gözüyle bakanlara karşı babayı savunma ihtiyacı duymak, her meslekte hataların olduğunu anlatmak zorunda kalmak...
Teröristler özgürlük savaşçısı ilan edilirken, polis babaya katil gözüyle bakılmasına isyan etmek...
Atasever'in dediği gibi; polis çocuğu olmak aynı zamanda 'Acaba babam eve dönecek mi diye?' beklemek, hep bir tedirginlik, bir burukluk yaşamak...
Polis çocuğu olmak, bazen de babanın tabutuna sarılıp 'Vatan sağ olsun' sözünün ne anlama geldiğini yaşayarak öğrenmek demek.