Dünya koronavirüs salgını ile mücadele ederken ve her gün birçok insan bundan dolayı hayatını kaybederken, ne yazık ki vaziyetin ciddiyetini anlayamamış bir kesim var hâlâ. Adeta Mars'ta yaşıyorlar. Mekanlardaki kısıtlamalar yüzünden dışarıda 'partileyemeyen' bu vurdumduymazlar, evde toplaşıp parti yapıyor. Günaydın'dan Evren Abdullahoğlu imzalı haberlerde de görüyoruz işte ev partilerini. Özel, korunaklı sitelerde düzenlenen bu partilere, sosyal medya fenomenlerinden sosyetiklere, modacısından oyuncusuna kadar her meslek grubundan insan katılıyor. Toplum sağlığını hiçe sayarak kalabalık gruplar halinde iç içe olmayı marifet sayan bu insanların yaptığı en açık haliyle 'aymazlıktır'. Polis evleri basıyor, para cezası veriyor ama bana mısın demiyorlar. Bir hafta sonra yine benzer bir manzara. Kendinizi düşünmüyorsanız bari ailenizi, yakınlarınızı düşünün. Ama yok, inatla devam ediyorlar aynı aymazlığa.
Sizin ve sizin gibi tedbirsizler yüzünden ülkemizde vaka sayısı ciddi bir orana ulaştı, yeni kısıtlamalar getirildi. Dünya zor bir dönemden geçiyor, insanlığın karşılaştığı en büyük salgınlardan biri. Ama 'partileyenler', başka gezegende yaşıyor gibi tüm bu gerçekleri görmezden geliyor. Adeta bize bir şey olmaz edasıyla yapıyorlar bunu. Koronavirüs ile savaşmak adına sağlık çalışanları canla başla mücadele ederken, bu uğurda hayatlarını kaybederken, kimsenin böyle sorumsuzca davranmaya hakkı yok. Aldığım duyumlara göre ev partilerini polis bastığı için artık kara yerine denizde yapacaklarmış. Evet, yanlış duymadınız. Bundan sonra ev yerine teknede düzenleyeceklermiş bu partileri. Pes diyorum, bu kadarına da pes...
Hangi yüzünüz gerçek?
Yabancı dizileri Türkiye'ye uyarlamak her zaman iyi sonuç vermiyor. Lütfen sadece reyting açısından bakmayın bu sonuca. Toplumsal deformasyon açısından da ele alınmalı bu durum. Sosyo-kültürel yapımıza aykırı öğeleri içinde sıkça barından dizileri sırf yurt dışında çok izleniyor, hikayesi farklı diye ülkemize taşımak, yozlaşmaya su taşımaktan başka bir anlama gelmiyor benim için. Aldatmayı normalleştiren, yalanı, riyakarlığı sıradanlaştıran bu tür uyarlama dizileri toplumdaki ahlaki dejenerasyona katkı sağlıyor.
ELEŞTİRENLER ALKIŞLIYOR
Bu tarz dizilere tepki gösteren, benim gibi düşünen bir kesim var neyse ki. Ama bir de bu tarz yapımları beğenenler var. Herkes aynı düşünmek zorunda değil, beğenenlere de saygı duyuyorum. Fakat... Fakat diyorum çünkü sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla, bu tür dizileri sıkı takip eden, beğenilerini dile getirenlerin bir kısmı geçmişte Esra Karakuş yüzünden Esra Erol'u ve atv'yi yerden yere vuranlardı. İşte böyle yapanlara saygı duymam mümkün değil. Yine söylüyorum, Esra Karakuş'un çocuğunun babasının komşusu olduğunu sevinçle karşılaması ahlak dışı bir davranıştı. Karakuş'un bu davranışına karşı çıkanlar, hem sunucuyu hem de atv'yi en ağır şekilde eleştirenler bir bakıyorsun ki aldatmanın, yalanın 'meşrulaştığı' bu dizilere alkış tutuyor. Şimdi soruyorum alkış tutanlara, hangi yüzünüz 'gerçek'?