Dizi sezonu sona erince, köşemizin değerli okurları da tek tek bölümleri değil, yapımların sezon performanslarını değerlendirmeye başladılar. Köşemize sürekli katkı veren okurlarımızdan Tevfik Özkan Başaran da bu köşenin övgü şampiyonlarından TRT dizisi 'Payitaht: Abdülhamid'e hakkını teslim etmiş:
"Selamlar, saygılar Yüksel Bey. Herkesin malumu, dizilerimiz okullar gibi yaz tatiline girdi. Yaz için hazırlanmış 'pır pır' diziler de iyi bir televizyon izleyicisi olan beni şahsen pek tatmin etmiyor. 'Bari geçtiğimiz sezon başarılı olmuş bir dizinin analizini yap ve halkımızla Yüksel Bey vasıtasıyla paylaş' dedim kendime. Umarım paylaşmaya layık görürsünüz.
'Payitaht: Abdülhamid' dizisi; sanki Sultan Abdülhamid zamanının komplolarını değil de, zamanımızda Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı kurulan komploları tatlı tatlı gösteriyor, anlatıyor, düşündürtüyordu. Aynı komplolar, aynı hain güruhu, aynı vatansever insanlar, aynı temiz ahlak, ayni şeytani emeller, entrikalar, 32 kısım tekmili birden. Bir temaşa zevki. Bu kadar mı güzel kurgulanır bir dizi! Tebrikler TRT, tebrikler güzel kadro, tebrikler Bülent İnal. Harikalar yarattınız yaz sezonuna kadar... Ben de kısa kısa notlarla diziyi özetleyip aktarayım dedim. Dedim ama.... Ne mümkün... Baştan sona her bölüm başlı başına anlatılması gereken önemde idi.. Koca diziyi not olarak özetleyemeyeceğime kani oldum ve TRT'yi tebrik edeyim ve akılda kalan bir-iki sahne aktarayım dedim. Buyrun efendim...
'Abdülhamid Han', hafiyesine dünya düzenini anlatıyor: "Dörtbeş tane güçlü devlet, fakir ülkeleri sömürürler, iyice fakir bırakırlar. Halkları birbirlerine karşı düşman ederler. Sonra da silah tüccarları vasıtasıyla onlara silah satarlar. Onlar da kendilerini, vatanlarını koruyorum diye birbirlerini öldürürler. Güçlü devletlerin tek korktukları şey Müslümanlar'ın birlik olmalarıdır.. Onun için bize savaş açarlar. Çünkü bilirler ki biz sömürüye karşıyızdır. Nerede bir Osmanlı varsa orada umut vardır. (Burada 'Abdülhamid' sesini yükseltir ve şöyle haykırır) O umudu kırmak, yok etmek için her şeyi yaparlar." 'Ömer Efendi' (hafiyemiz), gayri ihtiyari "Böyle nizam olmaz olsun" diye söylenir.
Sevgilisi ölen 'Karasu' (gerçek tarihi şahsiyet), kendi kendine söz veriyor: "Ben dünyaya hakim olacağım. Önce Osmanlı'yı yıkacağım, halifeliği kaldıracağım. Osmanlı halkını öyle eğiteceğim ki Osmanlı'yı kendi evlatları yıkacak." (Akıl alır gibi değil ama gerçek. Türkiye Cumhuriyeti'ni de 15 Temmuz'da kendi evlatları yıkacaktı az daha!)
'Seniha Sultan', 'Kıvırdak Paşa''ya fırça atıyor: "Kes artık Mahmut, bu senin devlet düşmanlığın yüzünden başımıza gelmedik kalmadı. Bırak bu palavraları." 'Kıvırdak Paşa', karısını ikna eder konuşmalarıyla: "Sultan Abdülaziz'i kim tahttan indirdi?" Kendi cevap verir: "İngilizler." "Senin kardeşin Sultan Murad'ı kim tahta çıkardı?" Kendi cevap verir: "İngilizler." "İngilizler'den yardım almasaydık biz bu işleri kendi başımıza becerebilir miydik sultanım?"
'TÜYLERIM ÜRPERDI'
Velhasıl bu son bölümde hayranlığım zirve yapmış, dedem Abdülhamid Han Hazretleri'nin konuşmaları yine tüylerimi ürpertmişti. Gözyaşlarıma hakim olamamıştım. Rahmet okudum dedeme. Tabii ki 15 senedir memleketimi gül bahçesine çeviren, aynı dedem Abdülhamid Han Hazretleri gibi milli bir devlet olan hükümetim için de ekstra dua ettim. Yüce Allah devletimin yolunu açık, başarılarını daim etsin. Uyuyan bir kısım halkımıza da akıl/ fikir ve adalet duygusu lütfetsin inşallah. Adil olanlar devletinin yanında olurlar, karşısında değil. (Biliyorum, tarih dersi gibi oldu bu yorum ama ben bir diziden sahneler aktardım sadece.)"