Pandemi şartlarında yüzde yüz ev yapımı karantina komedisi yapmak iyi bir fikir ancak aceleyle, yapmış olmak için yapma hissi verdiğinde hak ettiği karşılığı maalesef bulamıyor. Mubi'de izlediğim parodiden öteye gidemeyen deneysel çalışma 'Seni Buldum Ya!' filminden bahsediyorum. Kadro son derece iddialı, ortaya eğlenceli bir iş çıkmış ancak filmi sinema olarak değil de yaratıcılık penceresinden değerlendirmek daha hakkaniyetli olacaktır. Ülke sinemamızın usta yönetmenlerinden Reha Erdem'in pandeminin etkisiyle değişen hayatlarımızdan yola çıkarak yazıp yönettiği ve Zoom üzerinden çektiği kara komedisi 'Seni Buldum Ya!' oyuncuların hepsinin bir ekrandan bağlandığı film(!) olarak karşımıza çıkıyor. Ne pandemi dönemini fırsata çevirmeye çalışan iki dolandırıcının hikayesi ne de zoom üzerinden yapılan deneme Reha Erdem'in beş yıl sonra sinemaya dönüşünü kesinlikle müjdelemiyor çünkü bu sinema olamaz.
FAZIL VE ECE'NİN İKİ AYRI EVİNDEN KİME NE?
Çağımızın en büyük sorunlarından biri sosyal medyada yargı dağıtmak. Ece Dağıstan ile Fazıl Say, evlendikten sonra ayrı evlerde yaşamaya devam ettiklerini açıklayınca hemen sosyal medya mahkemesi kuruldu ve karar verildi. Bu şekilde bir yaşamla evlilik kurumunun adı kirletilmiş oluyor(!) Herkes nasıl başkasının özel hayatıyla ilgili yorum yapma cüretini kendinde bulabiliyor? Öyle bir cüret ki psikologlar, astrologlar aile kurumuna verilen zarardan bahsediyor. Evlenmemiş birçok insana da ayar verilmiş olundu bakın, "Aile birliğinin temelinde saygı, sevgi ve birlikte yaşamak vardır. Evlilik tek çatı oluşturmaktır" dendi. Açıklama bir başkasının düşünce yapısına uymayabilir, desteklenmeyebilir tamam ama bu iki ayrı ev açıklamasına sıra dışı, marjinal, böyle aile olmaz demek kimsenin haddine olmamalı. Evlilik denetleme kurumu mu oluşturdunuz da öyle evlilik olur, böyle olmaz kalıplarını gündeme getiyorsunuz. Örneğin ben evde başka biri varken yazı yazamıyorum, ilerideki planım da Ece'nin izinden gitmek, kendi evimi tutmak var. Böylece ne sevdiğin adamdan, ne evlilik çatısından, ne de işinden vazgeçmiş oluyorsun. Biçilen kalıplara uygun evlilik yaşamak istemiyorsun. Hayatımda gördüğüm en samimi açıklama: "Biz sevgililiğe devam ediyoruz. Evlerimizi bile birleştirmedik. Ben Fazıl'a veya o bana, sırt çantamızla gelip gidiyoruz" Heyecanınız aşkınız hiç bitmesin.
UZAKTAN ÇALIŞMA KALICI HALE GELİYOR
Araştırmalara göre salgından sonra global olarak işlerin yüzde 25'inin evden yapılabilir hale gelmesi öngörülüyor. Ülkeler bazında ise Amerika'da yüzde 47 oranında, İsviçre'de yüzde 45, Kamboçya'da yüzde 11, Türkiye'de yüzde 21 oranında işlerin evden yapılması planlanıyor. Stanford Üniversitesinin yaptığı bir araştırma uzaktan çalışmanın şirket verimliliğini yüzde 13 artırdığını ortaya koydu. Son olarak Koç Holding CEO'su Levent Çakıroğlu, 'uzaktan çalışma' modelinin Koç Topluluğu'ndaki 35 bin ofis çalışanı için kalıcı hale getirileceğini açıkladı. Harika haber diyorum ancak benimle aynı fikirde olmayan yüzlerce insan var. Herkes bir yıldır avantajlarından çok dezavantajlarından bahsediyor. Peki nedir evden çalışmanın avantajları ve dezavantajları gelin birlikte bakalım.
Avantajları
Disiplin sahibi olanlar için son derece verimli.
Evde çalışma alanı keyifliyse uzun çalışma saatlerine daha rahat katlanılıyor.
İşe giderken yolda kaybettiğiniz zamanı evde faydalı bir aktiviteye ayırabilirsiniz örneğin öğle arasında makineye çamaşır atabilirsiniz.
Çalışmaktan sıkıldığınız bir an müziği son ses açıp dans edebilirsiniz.
Toplantılara pijamanızla katılabilirsiniz.
Dezavantajları
Disiplin sahibi olmayanlar için kesinlikle uygun değil.
Evde çalışabilecekleri iyi bir ortamı olmayan çalışanlar odaklanma ve verimlilik sorunu yaşabiliyor.
Sabit bir mesaisi yok gibi görünerek, günün hemen her saati iş yapmanıza olanak tanır.
Ekipten uzak kalınca bir şeyleri kaçırma hissiyatı olabilir.
"Çalışma saatlerimin dışında bu, yapamam" demek mümkün değildir.